Hizmet sektörünün büyümesiyle birlikte franchising sisteminin de hızlı bir şekilde geliştiğini belirten Franchising Derneği (UFRAD) Genel Başkanı Mustafa Aydın, özellikle genç nüfus fazlalığı ve son yıllarda girişimciliğe olan eğilimin sektör büyümesini etkilediğini söyledi. Aydın, “Kendi imkanları ile açılan bir işletmenin ömrü yaklaşık yedi yıl ve sadece yüzde 20’si uzun soluklu olabiliyor. Bu oran franchise markalarında 15 yıl ve üzeri. Başarı oranı ise yüzde 70 civarındadır” dedi.
Kendi işine sahip olmak isteyen beyaz yakalıların motivasyonunun sektörün ilerlemesi için önemli olduğunu dile getiren Mustafa Aydın, girişimcilerin artık daha cesur davrandıklarını ve internet ile dünyayı daha yakından takip ettiklerini söyledi. Aydın, “Franchising sistemi içinde güvenilir bir marka ile daha az risk alarak anahtar teslim bir iş ve işleyen bir know-how sahibi oluyorlar” dedi. Türkiye’deki franchising sektörünün yılda 35 milyar dolarlık ticari işlem hacmine sahip olduğunu belirten Aydın, 2014 yılı içinde yüzde 15 artış beklediklerini aktardı. Ortadoğu pazarının başarılı ve hızlı bir şekilde gelişirken, son zamanlarda bölgedeki problemler sebebiyle sekteye uğradığını kaydeden Aydın, yerli markaların bugün Asya, Avrupa ve Amerika’ya yöneldiğini ifade etti.
Franchising'in, uygulayan firmayı organize bir sistem haline getirdiğini savunan Mustafa Aydın, ana firmanın sürekli destekçi konumda bulunmasının avantaj sağladığına dikkat çekti. Ana firma tarafından verilen eğitimler ve denetlemelerin işletmeciye yatırımında kolaylık sağladığını vurgulayan Aydın, şöyle devam etti: “İşletmeciler, lisans anlaşması ile yatırım yapacakları ticari isim ve sistemin pazarda iyi tanınmasının avantajına sahip olurlar. Sarf malzemelerinin temininde ana firmanın pazarlık gücünden faydalanırlar. Ayrıca yatırımcı tarafından gerçekleştirilen yeni reklam faaliyetleri sayesinde etkinliğini artırırlar. Her konuda ana firmanın desteği ile adım atarlar ve günümüz rekabet koşulları içinde küçük bir firrma olmak yerine, güçlü ve büyük bir zincirin parçası olurlar.” Aynı şekilde, franchising sisteminin ana firmalar için de avantajları olduğundan bahseden Aydın, “Doğrudan son tüketici ile karşı karşıya olan ana firmalar, kendi bünyelerinde sistemlerini genişlettiklerinde, hizmet noktalarında ya da mağazalarında çalıştıracakları personeli denetlemeleri ve hizmet kalitesini korumaları zorlaşır. Özellikle mesafe ve ulaşım açısından uzak noktalarda bulunan hizmet noktalarındaki mağazaların işletmeleri, o işletmenin sahibi olan ve gelirini oradan elde eden franchiseeler tarafından çok daha iyi yapılır. Franchiseeler, mağazalarına ya da işletmelerine gelen tüketicilerin memnun olmaları ve o hizmet noktasından daha sonra da yararlanmaları için gereken tüm gayreti gösterir” dedi.
“Bölgeyi tanıyan yatırımcı tüketiciye daha kolay ulaşır”
Farklı bölgelerde yaşayan insanların alışveriş alışkanlıkları, kültürleri ve yaşam tarzlarının da farklı olabileceğinini altını çizen Mustafa Aydın, bu bölgelerdde yaşayan insanlara doğru şekilde yaklaşmanın, ancak o bölgenin içinden gelen ve bölgeyi iyi tanıyan yatırımcılarla mümkün olabileceğini kaydetti. Ticari hayatta kültürel farkların büyük önem taşıdığına değinen Aydın, sistemin başarılı olması için bu kültürel farkların oluşturabileceği avantaj ve dezavantajları en iyi şekilde bölgeden gelen yatırımcıların tespit edilebileceğini söyledi. Aydın, büyümek isteyen ana firmaların, yeni hizmet noktaları kurmak için gerekli olan büyük yatırım maliyetlerinden kurtulacaklarını ve belki kendi imkanları ile çok uzun zaman alabilecek büyüme hedeflerini, yatırımcılar sayesinde daha kısa sürede gerçekleştirebileceklerini iletti. Aynı zamanda, ana firmanın her yeni mağaza ile çalıştırmak zorunda kalacağı yeni personelini kontrol etmesinin zorlaşacağını ve hizmet kalitesinin düşebileceğini aktaran Aydın, “Franchising sistemi ile her yatırımcı kendi mağazasında çalıştıracağı personeli kendisi bulup denetleyeceği için bu sakıncalar ortadan kalkar” diye konuştu.
< 16.09.2014 diğer haberleri için tıklayınız.