Matriksdata Logo

Matriksdata Banner

2014 yılında Rekabet Kurulu tarafından 215 birleşme devralma dosyası karara bağlan

Rekabet Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nurettin Kaldırımcı'nın kurum web sitesinde yer alan 2015 yılı mesajı şöyle:
 

2014’ten 2015’e Geçerken…

Her yeni yılın gerek bireysel, gerekse örgütsel açıdan muhasebe yapmak ihtiyacını ortaya koyduğunu ifade etmiştim. Örgütsel açıdan muhasebeyi, bir yandan kamuoyuna karşı şeffaflık ve hesap verebilirlik ödevimizin bir gereği, diğer yandan ise daha iyiyi arayışımızda yolumuza ışık tutacak bir fener olarak görüyorum. Bu bakımdan, her yıl olduğu gibi, bir kez daha geride bıraktığımız bir yılda yürüttüğümüz faaliyetlerden öne çıkanları ve içinde bulunduğumuz yıl yürüteceğimiz projeleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

Kurumumuzun asli görevi, hiç kuşkusuz, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine uyumun etkin şekilde denetlenmesi ve sağlanmasıdır. Bu görevin ifasında kullanılan başlıca enstrümanlar, rekabet ihlallerini soruşturma ve gerektiğinde idari para cezası verme, ihtiyati tedbir kararı alma, muafiyet ve menfi tespit incelemeleri ile birleşme devralma denetimi başlıkları altında sayılabilecektir. Bunların yanında Kanun’la doğrudan yüklenen bir görev olmamakla birlikte, en az Kanun’un uygulanması kadar önemli gördüğümüz “rekabet savunuculuğu” kapsamında da oldukça çeşitli faaliyetler yürütüyoruz.

Soruşturmalar

Rekabet ihlallerinin tespitine ve engellenmesine dönük olarak Kurumun başlıca enstrümanı niteliğinde olan soruşturmalar, Kurumun beşeri ve fiziki kaynaklarının en fazla tahsis edildiği kurumsal faaliyet olarak da öne çıkmaktadır.

Kurulduğu 1997 yılından bugüne kadar Rekabet Kurumu, kurumsal misyonu doğrultusunda, karar alma organı olan Rekabet Kurulu aracılığıyla toplam 230 soruşturma dosyasını tamamlayarak nihai karara bağladı. Geride kalan yaklaşık 18 yıllık dönemde hakkında en çok soruşturma yürütülen pazar grupları sırasıyla “Ulaştırma”, “Gıda, Tarım, Yiyecek, İçecek”, “İnşaat Malzemeleri” ve “İlaç, Sağlık Hizmetleri ve Ürünleri” olmuştur. Bu süre zarfında, rekabet ihlallerinin cezalandırılmasına yönnelik olarak verilen para cezalarının toplamı 2 milyar TL’yi geçmiştir.

Geride bıraktığımız yıl içerisinde öncelikle Yiyecek ve İçecek Hizmetleri (1), Ulaştırma, Taşıt ve Hizmetleri, “İnşaat”, “Bilgi ve İletişim Teknolojileri”,” Gıda, Tarım, Ormancılık, Balıkçılık, Hayvancılık” sektörlerinde ve 2 adedi ilgili mahkeme kararı ile olmak üzere toplam 7 soruşturma açılmış, 1’i 2012, 20’si ise bir önceki yılda açılan toplam 21 soruşturma tamamlanmıştır. Halen “Yiyecek ve İçecek Hizmetleri”, “Ulaştırma, Taşıt ve Hizmetleri”, “İnşaat”, “Bilgi ve İletişim Teknolojileri”, “Gıda, Tarım, Ormancılık, Balıkçılık, Hayvancılık” alanlarında 7 soruşturma devam etmektedir.

Geçtiğimiz yıl nihayete eren soruşturmalar arasında belki de en çok öne çıkanı, TÜPRAŞ ve OPET hakkında yürütülen soruşturmaydı. Kurul 2014 yılının Ocak ayında tamamladığı soruşturmada TÜPRAŞ ve OPET arasında 4. madde kapsamında herhangi bir ihlal sonucuna ulaşmazken, TÜPRAŞ’ın fiyatlandırma ve sözleşmelere ilişkin uygulamaları yoluylla Kanun’un 6. maddesini ihlal ettiğine karar verdi. Bu dosya, Kurulun bugüne kadar bir soruşturmada tek bir teşebbüse verdiği en yüksek idari para cezasını içermesi bakımından da önem taşımaktaydı. Niteliği ve etkileri itibarıyla yıl boyunca çeşitli tartışmaların ve değerlendirmelerin odağına oturan bu kararın, ilerleyen dönemde de farklı mecralarda irdelenmeye devam edileceğini tahmin etmek güç değil.

Kurumumuzun 18 yıla yaklaşan faaliyeti süresince Rekabet Kurulu tarafından yıllık olarak ortalama 13 soruşturma açıldığını gözlemliyoruz. 2014 yılı ise açılan soruşturma adedinde bu ortalamanın bir hayli altında kalmış durumda. Bu sonuçta Kuruma intikal eden şikâyetlerin sayısından ve niteliğinden, teşebbüslerimizde rekabet bilincinin ve rekabet hukukuna uyum düzeyinin artmasına kadar pek çok faktörün etkili olmuş olması ihtimal dâhilindedir. Ancak bu unsurların yanı sıra, Kurul tarafından çeşitli dosyalarda zımni bir kurumsal önceliklendirme değerlendirmesinin yapıldığını ifade etmek dde zannediyorum yanlış olmayacaktır.

Birleşme Devralmalar

2014 yılında Rekabet Kurulu tarafından 215 birleşme devralma dosyası karara bağlanmıştır. Bu sayı 213 dosyanın görüşüldüğü bir önceki yıl ile büyük benzerlik arz etmektedir. Toplamda 303 birleşme devralma başvurusunun işlem gördüğü 2012 yılına kıyasla üst üste ikinci yılda da yaklaşık %30 oranında daha düşük bir başvuru sayısı kaydedilmiştir. Bu bakımdan 2010/4 sayılı Tebliğ’de öngörülen bildirim eşiğinin 2012 yılının sonunda güncellenmesinin başvuru sayısını etkilediği izlenimine ulaşmak mümkündür. Ancak birleşme devralma başvurularının ekonomik konjonktür başta olmak üzere pek çok faktörden etkilenmiş olabileceği dikkate alındığında, bu yönde kesin bir kanıya varabilmek için ilave bir çalışma yapma ihtiyacı bulunuyor.

Birleşme ve devralmalar bakımından geçtiğimiz yılın dikkati çeken bir başka özelliği ise nihai inceleme dosyalarının sayısındaki artıştır. 2014 yılı içerisinde toplam 8 dosya nihai incelemeye alındı. Bu dosyalaardan 2 adedi sonuçlandırılmış olup 6 dosya ile ilgili inceleme süreci devam etmektedir. Sonuçlandırılan her iki dosyada da süreçleri Kanun’da düzenlenen sürelerin altında tamamlamak adına azami gayreti sarf ettik. Yine de bunu kendimiz açısından yeterli görmüyorum. İş dünyasında vaktin önemini hatırımızda tutarak, incelemesi süren diğer dosyalarda performansımızı daha da yükseltmek adına iyileştirilebilecek yönlerimiz olduğunu düşünüyorum. 2015 yılı, bu anlamda kendimizi test edeceğimiz bir yıl olacaktır.

İkincil Düzenlemeler

İkincil düzenlemeler konusundaki çalışmalarımızı ara vermeksizin sürdürüyoruz. Bu çalışmalar sayesinde Kurum ve Kurul uluslararası rekabet hukuku ve uygulamasında zaman içinde değişen yaklaşımlara ayak uydurmanın yanı sıra AB mevzuatına da hızlı bir şekilde uyum sağlama imkânına kavuşuyor. Düzenleme çalışmalarımız paydaşlarımızla temas konusunda da bizim için bir araç, zira her düzenleme süreci içerisinde paydaşlarımızın etraflı görüşlerini almaya; ihtiyaç halinnde bu kapsamda çalıştaylar düzenlemeye gayret gösteriyoruz.

İdari para cezası alt sınırının artırılmasına dair tebliğ bir yana bırakılırsa, 2014 yılında uygulamaya dair yayımlanan yeni bir tebliğimiz olmadı. Bu dönemde iki ayrı kılavuzumuz tamamlanarak yayımlandı. Bunlar arasında, Kanun’un 6. maddesinin uygulanmasında daha iktisadi bir yaklaşımı öngören Hakim Durumdaki Teşebbüslerin Dışlayıcı Kötüye Kullanma Niteliğindeki Davranışlarının Değerlendirilmesine İlişkin Kılavuz’u özellikle zikretmek isterim.

Kurumumuzun 2014-2018 Stratejik Planında ortaya konulan hedefler doğrultusunda, hâlihazırda yürürlükte olan üç tebliğin ve iki kılavuzun gözden geçirilmesine yönelik çalışmalarımız ise halen devam etmekte. Çalışmalar sonucunda değişiklik ihtiyacı olduğu değerlendirilen mevzuatımızın yerini alacak yeni düzenlemeleri süratle uygulamaya geçireceğiz. Ayrıca daha önce müstakil bir düzenlememizin olmadığı akaryakıt ve LPG piyasalarındaki dikey anlaşmalara ilişkin olarak da bir tebliğ hazırllığı içerisindeyiz. Ceza Yönetmeliğimizin değiştirilmesine dair çalışmalarımızı ise gündemdeki kanun değişikliği nedeniyle bir müddet beklemeye aldık. Gelişmelere göre tekrar kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Kanun Değişikliği

Kurumumuzun kuruluşunun 18. yıldönümünü kutlayacağımız 2015 yılından en büyük beklentimizin ve dileğimizin, 4054 sayılı Kanun’da değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısının yasalaşması olduğunu belirtmek zannediyorum yanlış olmaz. 2014 yılı başlarında TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’ndan daha ayrıntılı inceleme için Alt Komisyona sevk edilen tasarıyla ilgili Alt Komisyon çalışmaları geçtiğimiz haftalarda tamamlandı. Böylelikle Sayın Milletvekillerimizin yoğun ve özverili çalışmalarıyla, tasarının yasalaşması adına önemli bir ilerleme kaydedilmiş oldu. Umuyoruz bundan sonraki süreç de mümkün olan en kısa sürede tamamlanabilir ve böylece Türk Rekabet Hukuku uygulamasının geliştirilmesi yönünde bir başka önemli adım atıılabilir.

Hiç kuşkusuz, bu tür kapsamlı bir değişikliğe niçin ihtiyaç duyulduğu sorusu akıllara gelecektir. Bunun öncelikli nedeni, 4054 sayılı Kanun’un daha açık ve anlaşılır hale getirilmesi, teşebbüsler açısından hukuki belirliliğin artırılması, bürokrasinin azaltılması ve Kurum kaynaklarının ciddi rekabet ihlallerine yönlendirilmesi hedefleri doğrultusunda daha etkili bir rekabet hukuku sistemini yerleştirme yönündeki gayretimizdir. AB mevzuatında 2004 yılında başlayan reform paketi ile birlikte rekabet hukuku mevzuatında yapılan değişiklikler, OECD tarafından hazırlanan “Türkiye Rekabet Hukuku ve Politikası Gözden Geçirme Raporu”nda ve 9. Kalkınma Planı “Rekabet Hukuku ve Politikaları Özel İhtisas Komisyonu Raporu”nda yer alan öneriler Rekabet Kanununda değişiklik yapılması ihtiyacını gündeme getiren faktörler arasında sayılabilir.

Bu noktada Kanun tasarısının öngördüğü değişikliklerden bazılarına kısaca değinmekte fayda görüyorum. Tasarı ile piyasalara önemli etkisi olmayan anlaaşmaların, uyumlu eylemlerin ve teşebbüs birliği kararlarının soruşturma konusu yapılmamasına yönelik esneklik sağlayan ve AB rekabet hukukunda da yeri olan de minimis uygulaması getiriliyor. Birleşme ve devralma kavramı yoğunlaşma olarak değiştiriliyor. Bazı yoğunlaşmalar bakımından tarafların vereceği taahhütler çerçevesinde işleme şartlı izin verilmesi mümkün kılınıyor. Verilen iznin, belirli koşullarda geri alınabilmesine imkân tanınıyor. Yoğunlaşmaların değerlendirilmesi bakımından, hâkim durumun oluşturulması ya da güçlendirilmesi yerine rekabetin önemli ölçüde azaltılması testi esas alınıyor.

Rekabet savunuculuğu müessesesi yasal zemine kavuşuyor; Rekabet İstişare Konseyi teşekkül ediliyor. Konseyin özetle ilgili kamu kurumları ile sivil kuruluşlar arasında işbirliğini ve koordinasyonu sağlamak, ortak politika önerilerinde bulunmak ve rekabetçi ortamı etkileyebilecek konulara ilişkin görüş bildirmek ile görevli olacağını belirtmek isterim.

Rekabet soruşturmalarının hızlı ve etkkin şekilde sonuçlandırılarak rekabet ihlallerinin en kısa sürede sona erdirilmesi ve kamu kaynaklarından tasarruf edilmesi amacıyla uzlaşma ve taahhüt müesseseleri öngörülüyor. Uzlaşma müessesesi ile yasaya aykırı eylemini kabul eden soruşturma tarafı hakkında uygulanacak idari para cezasında kısmi indirim yapılarak soruşturma süreci sona erdirilebilecek. Taahhüt müessesesi ile de yürütülmekte olan bir önaraştırma ya da soruşturmada tarafların, rekabet sorunlarını giderecek taahhüt vermeleri halinde soruşturma açılmaması veya açılan soruşturmanın sonlandırılabilmesi mümkün olacak.

Rekabet ihlallerinin özel hukuk alanındaki yansımaları ile ilgili de tüketicilerin ve ihlalden zarar görenlerin lehine önemli yenilikler getiriliyor. Ayrıca tazminat talepleri bakımından geçerli olacak zamanaşımı sürelerine ilişkin belirlilik sağlanıyor.

Kurumsal Misyonun Ayrılmaz Parçası: Rekabet Savunuculuğu Çalışmaları

Sorumluluk almak, dert edinmek, üzerine vazife görmek fark yaratır! Yüklenilen ödevleeri eksiksiz yerine getirmeye gayret ederken, kurumsal varlık sebebine değer katacak arayışlar içinde olmak, ortak sorumluluk alanları oluşturmak fark yaratır! İşte bu nedenle, Kanun’la verilen bir görev olmamasına karşın Rekabet Kurumu olarak, asli görevimizin yalnızca rekabet ihlallerini ortaya çıkararak ilgilileri hakkında idari yaptırım uygulamakla sınırlı olmadığını düşünüyoruz. Mal ve hizmet piyasalarında bu tür ihlalleri oluşmadan önleyebilmek, karar vericiler başta olmak üzere ülke genelinde rekabet kültürünü yaygınlaştırarak piyasalardaki rekabetin önündeki engelleri kaldırabilmek, böylelikle serbest piyasa sisteminden beklenen kazanımları azami kılabilmek adına yürüttüğümüz rekabet savunuculuğu faaliyetlerimizi de kurumsal misyonumuzun ve varlık sebebimizin önemli bir parçası olarak görüyoruz.

Çok çeşitli projeler, programlar veya etkinlikler şeklinde tezahür edebilen bu faaliyetlerimiz kapsamında gerek talep üzerine, gerekse Kurum bünyesinde yürütülen incelemelerde ve araştıırmalarda ulaşılan sonuçlar doğrultusunda ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına çeşitli alanlarda görüşler gönderiyor, her seviyeden paydaşlarımızın rekabet bilincinin artırmaya dönük yayınlar (kitap, broşür, mektup ve raporlar vb.) hazırlıyor ve düzenli olarak müstakil ya da üniversiteler ile meslek örgütleri gibi kuruluşlarla işbirliği halinde etkinlikler düzenliyoruz. Tabi paydaşlarımız tarafından düzenlenen etkinliklere de mümkün olduğunca katkı vermeye çalışıyoruz. Bu tür etkinliklere zamanım elverdiği ölçüde bizzat katılmaya özen gösterdiğimi ifade etmek isterim.

Rekabet savunuculuğu çalışmalarımızın başarıya ulaşması, kurumsallaşmadan ve sürdürülebilirlikten bağımsız düşünülemez. Kurumsallaşma ve sürdürülebilirlik ise yürütülen faaliyetlerin yeterliliğinin, etkinliğinin, performansının takibi kadar, gelen eleştiriler ve öneriler dikkate alınarak mevcut faaliyetlerde iyileştirebilecek noktaların ve/veya yeni projelerin tespitini de içermektedir. Bu bakımdan bizler üzerimize düşen özzeleştiriyi yapmaya çalışırken, paydaşlarımızdan en büyük beklentimiz ve dileğimiz, değerli eleştiri, görüş ve önerilerini bizlerle paylaşmayı sürdürmeleridir.

Yedinci Mektup

Her yıl yayımladığımız rekabet mektuplarının yedincisinde, “2015 Rekabet Mektubu”nda temamızı “Medyanın Rekabet Kültürünün Geliştirilmesindeki Rolü” olarak belirledik. Modern toplumun medya toplumu olduğunun bilinciyle; medyanın yalnızca önemli bir kurumsal paydaşımız değil aynı zamanda diğer paydaşlarımıza ulaşma konusunda yadsınamaz rolü ile stratejik ortağımız konumunda olduğu düşüncesiyle, mektupta medya kuruluşlarımızın rekabet hukukuna olan farkındalık düzeylerini artırmayı amaçladık. Demokratik toplumların vazgeçilmez bir parçası olan; siyasi otoriteden kamu kurumlarına ve özel şirketlere kadar her alandan karar birimlerini kamu adına denetleme ve eleştirme yetkisine sahip olması nedeniyle, sıklıkla “dördüncü güç” olarak nitelendirilen medyamızı, rekabet savunuculuğu faaliyetlerimize ortak olmaya davet ediiyoruz. Zira sahip olduğu bu nitelik, bize göre, medya kuruluşlarımıza diğer hiçbir sektörün sahip olmadığı özel bir sorumluluk yüklemektedir. Hiç kuşku yok ki, medya, bütün yönleri ile toplumun ve bireyin “hayat kalitesi”nin yükselmesinde stratejik bir imkândır.

Tüm bu düşüncelerimizi ve daha fazlasını medya kuruluşlarımızla paylaşmayı umduğumuz Mektubumuzu, Ocak ayının sonuna kadar paydaşlarımıza ulaştırmayı hedefliyoruz.

Dördüncü Rekabet Raporu

Rekabet mektupları gibi artık geleneksel hale getirdiğimiz bir başka çalışmamız ise rekabet raporları. Şu sıralarda dördüncüsünü hazırladığımız rekabet raporlarının kamuoyunda ilgiyle takip edildiğini memnuniyetle gözlemliyoruz. İlk olarak 2012’de 11 farklı sektör ve endüstriye ilişkin mevcut durum değerlendirmesinin ve önerilerin yer aldığı “2012 Rekabet Raporu”nu yayımlamıştık. 2013 yılında yayımlanan “Rekabet Politikası Perspektifinden Kamu Müdahaleleri” konulu raporumuz uluslararası alanda da takdir toplamış olup Dünya Bankası tarafındaan düzenlenen 2013 Rekabet Savunuculuğu Yarışmasında mansiyon ödülüne layık görüldü. “Rekabet Hukuku ve Kobiler” başlıklı üçüncü raporda Türkiye ekonomisinin bel kemiği olan ve toplam işletme sayısının %99’unu oluşturan KOBİ’lerin rekabet hukuku ve uygulaması hakkında farkındalığını arttırmayı amaçladık. 2015 yılında yayımlayacağımız dördüncü rekabet raporumuzda ise bu kez piyasalarda rekabete etki eden kamu düzenlemelerini ele alıyoruz. Bu kapsamda arkadaşlarımız şuana kadar sayıları binlerle ifade edilebilecek kamu düzenlemelerini taramış durumdalar. Hazırlıkları halen süren raporu Mart ayı içerisinde tamamlayarak, Kurumumuzun 18. kuruluş yıldönümünde kamuoyuna sunacağız.

Sektör İncelemeleri

Kurumumuzun rekabet savunuculuğu faaliyetleri arasında özellikle dikkat çekmek istediğim bir önemli başlık, sektör raporlarımız. Bu raporlarımızda, incelenen sektörlerin rekabet yapılarını mercek altına alıyor; tespit edilen yapısal sorunların giderilebilmesi için somut öneriler dile getiriyoruzz. Böylelikle rekabetçi işleyişi teşvik edecek proaktif çözüm yollarının belirlenmesini amaçlıyoruz. Bugüne kadar yayımladığımız raporlar paydaşlarımız tarafından ilgiyle karşılandı, ciddi tartışma ve değerlendirmelere zemin hazırladı. Hâlihazırda “yayımcılık”, “sinema filmi hizmetleri” ve “çimento” alanlarındaki sektör incelemelerine devam ediyoruz. “Elektrik toptan satışı ve perakende piyasaları” konulu raporumuz ise büyük ölçüde tamamlandı. Bu rapordan başlamak üzere Şubat ayından itibaren hazırlığı süren raporları da süratle tamamlayarak, düzenleyeceğimiz etkinlikler aracılığıyla kamuoyumuzla paylaşmayı hedefliyoruz. 2015 yılında da rekabet politikası bakımından öncelikli olarak değerlendirdiğimiz alanlarda yeni sektör incelemeleri başlatacağız.

Rekabet Değerlendirmesi Rehberi

Rekabet otoritelerinin etkinliği, bir parçası olduğu kamu yönetiminden bağımsız değildir. Bu nedenle rekabet savunuculuğu faaliyetlerinin odaklarından biri, her zaman, kamudaki karar vericiler olmuştur. Ziraa kamu kurum ve kuruluşlarımızca yürütülen çeşitli faaliyetler ve yapılan düzenlemeler, kimi durumlarda ilgili pazarlardaki rekabetin gereğinden fazla kısıtlanmasına yol açabilmektedir. Bu durum ise, hiç arzu edilmese de, son tahlilde toplumsal refah kaybına neden olabilmektedir. İşte bu nedenle sayılanlardan ikincisinden, yani kamu düzenlemelerinden kaynaklanabilecek rekabet sorunlarının asgariye indirilebilmesi adına, 2014 yılının sonunda “Rekabet Değerlendirmesi Rehberi”ni yayımladık.

Bu rehber, kamu kurumları tarafından hazırlanan düzenleme taslaklarının rekabetçi bir bakış açısı ile oluşturulabilmesine imkân sağlamak amacıyla hazırlandı. Bildiğiniz gibi belirli türden düzenlemelere dair taslakların hazırlanması aşamasında, kamu kurum ve kuruluşlarının öngörülen düzenlemelere dair bir “düzenleyici etki analizi” (DEA) yapma zorunlulukları bulunuyor. İşte yayımladığımız bu rehberle, kurumlarımızın DEA kapsamında yapacakları rekabet değerlendirmelerine ışık tutacak bir metin ortaya çııkarmayı amaçladık. 2015 yılı için öncelikli planlarımız arasına, rehberin kurumlarımıza ve ilgili kamuoyuna tanıtılmasına yönelik faaliyetleri aldık.

2014 Toplantı ve Sempozyumlarına Dair

Her yıl olduğu gibi 2014 yılında da üniversiteler, meslek örgütleri ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği halinde çok sayıda etkinlik düzenledik ve bu kurumlar tarafından düzenlenen etkinliklere katkı verdik.

Üniversitelerle olan işbirliğimiz kapsamında geleneksel olarak düzenlediğimiz “Rekabet Hukuku ve İktisadında Güncel Gelişmeler Sempozyumu”nun 12.si bu yıl otomotiv sektörümüzün kalbinin attığı Bursa’da, Uludağ Üniversitesi ile birlikte yapıldı. Sempozyumda Kurumumuz tarafından hazırlanan Motorlu Taşıtlar Sektör Araştırması Raporu sunuldu; panel oturumlarda Rapor ile Türkiye’de ve dünyadaki güncel gelişmeler ele alındı. 2015 yılı içerisinde de bu geleneği sürdürecek ve belirlenecek bir üniversitemiz işbirliğinde sempozyumu düzenleyeceğiz.

Geleneksel hale gelen bir başka etkinliğimizz ise Kurumumuz ile Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü’nün işbirliğiyle yapılan “Rekabet Hukuku ile İlgili Kurul ve Yargı Kararları Sempozyumu”. Bu sempozyumun altıncısını geçtiğimiz Aralık ayında icra ettik. Kayda değer bir katılımcı kitlesiyle gerçekleştirilen etkinliğe olan ilginin her geçen yılı artarak sürdüğünü görmek bizleri sevindirdiği kadar bu tür çalışmalarımızın devamı için büyük bir itici güç oluşturuyor.

Rekabet Kurumu denilince akla ilk gelen etkinliklerden olan Perşembe Konferansları’nı da yıl boyunca bürokrasiden akademik dünyaya kadar geniş bir yelpaze içerisinde, alanında uzman; önemli ve etkili konuşmacılarımızın katılımlarıyla sürdürdük. İçinde bulunduğumuz yılda içerisinde de bu etkinliklerimizi gerçekleştirmeye kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Uluslararası Faaliyetler ve İkili Anlaşmalar

Kurumun uluslararası ilişkilerinin geliştirilmesine ağırlık vermeye devam ediyoruz. Kendi deneyimlerimizi paylaşma anlamında da ulluslararası toplantılara ve organizasyonlara katılımı ve ev sahipliği yapmayı önemsediğimizi belirtmek isterim. Böylece, hem gelişmiş ülke rekabet otoritelerinin deneyimlerinden faydalanmamız ve işbirliği imkânlarımız artmakta, hem de deneyimlerimizi katılımcılara aktarma fırsatımız olmaktadır. Nitekim 2014 yılında da Avrupa Birliği (AB), İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Uluslararası Rekabet Ağı (ICN) ve Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) tarafından düzenlenen uluslararası nitelikteki toplantılara aktif bir şekilde katılım sağladık. İngiltere ve İsveç ile birlikte ICN’in tek taraflı davranışlar çalışma grubunun eş başkanlığını yürütüyoruz
AB ile yürütülen müzakereler kapsamında sekiz numaralı başlık olan Rekabet Politikası’nın rekabet hukukuna ilişkin kuralları doğrudan Rekabet Kurumunun görev alanını ilgilendiriyor. AB ilerleme raporlarının yanı sıra, OECD gibi uluslararası kuruluş çalışmalarında da, Türkiye’nin ileri rekabet hukuku normlarına uyumm bakımından geldiği noktadan övgüyle söz edilmektedir.


Küreselleşme sürecinde uluslararası nitelik kazanan rekabet hukuku ve politikası alanında Rekabet Kurumu, uluslararası ilişkilerin yanı sıra ikili ilişkilere de önem veriyor. Şu ana kadar 13 ülke (Kore, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Bosna-Hersek, Moğolistan, Rusya, Hırvatistan, Avusturya, KKTC, Mısır, Kazakistan, Ukrayna) ile bilgi ve tecrübe değişimlerine imkân tanıyan mutabakat zabıtları ve işbirliği protokolleri imzaladık. Köklü bir rekabet hukuku uygulamasına sahip olan ABD’nin rekabetten sorumlu kurumlarından Amerikan Adalet Bakanlığı’nın anti tröst birimi (US DOJ) ve Federal Ticaret Komisyonu ile, yine AB Komisyonu Rekabet Genel Müdürlüğü ile yakın ilişkilerimiz devam ediyor.

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) üyeleri ile yapılan görüşmeler çerçevesinde, “İstatistik, Ekonomik, Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi” (SESRIC)’nin teknik destek talepleri doğrultusunda 2014 yılı içerisinde Azerbaycan, Gambiya ve Suudi Arabistan rrekabet otoritelerine Rekabet Kurumu meslek personeli tarafından rekabet hukuku eğitimleri verildi. Benzer şekilde, Kazakistan rekabet otoritesi ile imzalanan işbirliği protokolü ve eylem planı çerçevesinde ilgili otorite personeline de rekabet hukuku eğitimi vermiş bulunuyoruz. Yine KKTC Rekabet Kurumu da personelimizce eğitim verilen otoriteler arasında yer alıyor. Katar rekabet otoritesine de benzer nitelikli eğitim programları planlanmış durumdadır. Görüleceği üzere 18 yıla yaklaşan tecrübesiyle Rekabet Kurumu, rekabet hukuku ve politikası alanında eğitim talep eden bir kurum olmaktan çıkıp “eğitim talep edilen bir otorite” hüviyetine kavuşmaya başlamıştır. Dolayısıyla Kurum olarak bölgemizdeki yeni kurulan rekabet otoritelerinin kapasite inşasına destek veren, bu kurumlara yol gösteren bir noktaya gelmiş durumdayız.

Stratejik Plan ve İç Denetim

Kurumsallaşmanın ve sürdürülebilirliğin sağlanması, kurumsal yapının ve işleyişin başarılı olması için yapılan çalışmaları geçtiğimiz yıll içerisinde yoğun şekilde sürdürdük. Yasal bir zorunluluk olmamasına karşın, uzun yılların birikimini ifade edecek ve geleceğe yönelik amaçları ve hedefleri somutlaştıracak bir “yol haritası” olarak gördüğümüz stratejik planımızı 2014 yılında hazırlayacağımızı taahhüt etmiştik. Nitekim Kurumun faaliyetlerinin belirlenen vizyon, misyon ve ilkeler çerçevesinde planlı ve programlı bir şekilde yürütülmesi anlayışı doğrultusunda, “2014-2018 Rekabet Kurumu Stratejik Planı”nı yayımladık. Plan’ın bireyler, birimler ve Kurumumuz için, bir performans kriteri olmasını öngörüyoruz.

Yine 2014 yılı içerisinde çağdaş yönetim anlayışının vazgeçilmez bir parçası olarak ifade edebileceğimiz “iç denetim sistemi”nin kurulmasını tamamladık. İç denetimin çerçevesini çizen kurumsal düzenlememizi hazırladık ve iç denetim teşkilatımızı oluşturduk. Yılın ikinci yarısı itibarıyla İç Denetim Birimimiz fiilen çalışmalarına başlamış bulunuyor. İç denetim çalışmalarının yürütülmesinde, belirlenen misyon ve vizyon ççerçevesinde kurumsal açıdan bütüncül düşünmeyi, öncelikleri, faaliyetleri ve hedefleri bir araya getiren Stratejik Plan’ın da bir referans olmasını beklemekteyiz. Bu çalışmalarda ulaşılan sonuçlar, hiç kuşku yok ki, kurumsal hedeflerimize giden yolda aksayan yönleri ortaya koyacak, süreçlerimizi daha etkin şekilde yönetmemizde büyük katkı sağlayacaktır.

2015’e Dair…

17 yılı geride bırakan Rekabet Kurumu, piyasalardaki rekabetin önündeki engelleri kaldıran, tüketicilere ekonomik fayda sağlayan önemli kararların ve uygulamaların altına imza atmıştır. Bu süreçte Rekabet Kurumu gerek Avrupa Birliği’ndeki gelişmeleri ve gerekse uluslararası alandaki diğer gelişmeleri yakından takip ederek uluslararası standartları yakalayan, şeffaf, adil ve tarafsız bir uygulama standardını hayata geçirmeye ve korumaya özen göstermiştir.

Bütün bu nitelikleriyle kamuoyunun takdirini toplayan Rekabet Kurumu, “tüketicilerin daha kaliteli ürünü, daha düşük fiyatla almalarını sağlayacak rekabetçi piyasalar” hhedefiyle faaliyetlerini kararlılıkla sürdürmeye devam etmektedir. Kurumumuzun sahip olduğu personeli ile 4054 sayılı Kanun’la kendisine verilen görevleri en iyi şekilde yerine getirme azmi ve çabası içinde olacağını ifade etmek istiyorum. Yeri gelmişken, çalışmalarını gayret ve titizlikle yürüten Kurul üyelerimize, yöneticilerimize, uzmanlarımıza, idari personelimize; kısacası bütün mesai arkadaşlarıma teşekkürü bir borç biliyorum. Onların özverili çalışmalarıyla, kuruluşumuzun 18. yılını kutlayacağımız 2015 yılında da dünyanın önde gelen rekabet otoritelerinden ve Türkiye’nin örnek alınan kamu kurumlarından biri olma yolundaki çabalarımızı aralıksız sürdüreceğiz.

Bu süreçte paydaşlarımızın katkılarının ve desteklerinin misyonumuzu gerçekleştirmede bize güç katacağı inancındayım. Her türlü görüş ve önerilerinizi, eleştirilerinizi anlamlı ve önemli bulduğumu özellikle ifade etmek isterim. Bu vesileyle 2015 yılının ülkemize ve dünyamıza iyilikler getirmesini diliyor, selam ve saygılarımmı sunuyorum.



< 06.01.2015 diğer haberleri için tıklayınız.

KVKK | Çerez Politikası | Aydınlatma Metni | Cookie Seçeneklerini Güncelle