Yeminli Mali Müşavir Yılmaz Sezer, toplam vergi gelirleri içindeki payı yüzde 10’un altında olan kurumlar vergisinin, tahakkuk ettirildikten sonra Hazine ve Maliye Bakanlığı’na değil, blokeli olarak sisteme katılmak isteyen bankalara yatırılmasını önerdi. Bankalarda oluşacak likidite karşılığında Hazine Garantili Varlığa Dayalı Menkul Kıymet çıkarılabileceğini ifade eden Sezer, bunların satışıyla da likidite sağlanacağını aktardı. Sezer, bu yöntemin Türkiye’ye gelecek firmalara uygulanmasıyla, yabancı sermaye girişinin de artabileceğini iddia etti. Güncel Grup Yönetim Kurulu Başkanı YMM Yılmaz Sezer, piyasalarda yaşanan likidite probleminin çözümü için radikal bir öneri getirdi.
Sezer, toplam vergi gelirleri içindeki payı yüzde 10’un altında olan kurumlar vergisinin, tahakkuk ettirildikten sonra Hazine ve Maliye Bakanlığı’na değil, blokeli olarak sisteme katılmak isteyen bankalara yatırılmasını önerdi.
Bankalarda oluşacak likidite karşılığında Hazine garantili Varlığa Dayalı Menkul Kıymet çıkarılabileceğini ifade eden Sezer, bunların satışıyla da likidite sağlanacağını aktardı. Yılmaz Sezer, bunun devamında dönem sonunda paraların işletme sermayesine de eklenebileceğini vurgularken, işletme sermayesinin maliyetinin düşeceğini, bu kapsamda döviz kurundaki dalgalanmaların olumsuz etkisinin de yavaşlayacağını anlattı.
2019 yılı içerisinde gerçekleşeceği tahmin edilen küresel riskler ve Türkiye’nin kendine has riskleri de göz önüne alındığında acilen bir takım önlemlerin alınması gerektiğini vurgulayan Yılmaz Sezer, kamu ve özel sektör kurumlarında likidite sorununun kendisini daha fazla hissettirmesinin beklendiğini bildirdi.
Artan konkordato talepleri ve bunların bir kısmının iflasla sonuçlanmasının 2019 yılında da artarak süreceğini ifade eden Sezer, devletin en önemli gelir kalemlerinden KDV ve ÖTV’de gelir azaltılması pahasına birtakım önlemler aldığını hatırlattı. Çeşitli sektörlere yönelik vergi indirimlerinin tüketim kaynaklı büyüme önlemi olduğuna dikkat çeeken Sezer, bu noktada yatırım ve istihdamın artırılmasının büyümenin dinamiklerine daha olumlu etki yapacağını belirtti. Ortaya koyduğu önerinin reel sektörün mali ve finans yapısının güçlendirilerek, reel sektörün risklere karşı dayanıklı hale getirilmesini öngördüğünü ifade eden Yılmaz Sezer, burada sağlanacak tasarrufun yatırımlara yönlendirilebileceğinden bahsetti.
Bankaya yatırılacak tutarların dönem sonunda işletme sermayesine eklenmesine, işçi çıkarılmayacağı ve kâr payı dağıtılmayacağı taahhüdüne bağlı olarak vergi muafiyeti getirilebileceğini söyleyen Sezer, “İlk bakışta devletin vergi ve bütçesi üzerinde olumsuz etkileri olabileceği düşünülse de toplanan bu kaynakların tüm toplum için yaratacağı likidite etkisi ve ucuz finansmana ulaşmayı kolaylaştırması maliyetlerdeki azalmanın yaratacağı baz etkisini karşılayacağı düşüncesindeyiz” ifadelerini kullandı.
Sezer, kurumlar vergisindeki sıfırlanmanın tüm sektörlerde yaratacağı etkinin, dolaylı olarak kullanılabilecek politika aaraçlarındaki etkiden, daha yüksek oranda etki yaratacağını anlattı.
Bunun firmaların finansal yapısı açısından bilançolar üzerinde cari oranların artmasına yol açacağını da söyleyen Sezer, “Hem de uluslararası standartlarda değerlendirilmesini Uluslararası Muhasebe Standartları, Türkiye Muhasebe Standartları ve Basel kriterlerine ulaşmasını sağlayacaktır” dedi.
< 07.03.2019 diğer haberleri için tıklayınız.