Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı sırasında çalışma ofisine böcek diye tabir edilen dinleme cihazı konulmasıyla ilgili davada, Erdoğan ile Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığının müdahillik talepleri kabul edildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı sırasında çalışma ofisine böcek diye tabir edilen dinleme cihazı konulmasıyla ilgili 13 kişinin yargılandığı davanın ilk celsesi Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinde yapıldı. Duruşmaya sanıklardan 8'i ve avukatları ile Erdoğan'ın avukatları katıldı.
Mahkemenin son başkanı Mahmut Kaya'nın Yargıtay'a üye seçilmesi nedeniyle Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hüseyin Karamanoğlu, mahkemeye başkanlık yaptığı duruşma,eskiBaşbakanlık Koruma Dairesi Başkanı Mehmet Yüksel'in savunmasıyla başladı. 2008 yılında Başbakanlık Koruma Müdürlüğüne atandığını, odönemde Başbakanlık Koruma Müdürlüğünün ilkel şartlarda çalıştığını anlatan Yüksel, Erdoğan'ın ve amirlerinin desteğiyle müdürlüğün personel, araç-gereç, silah ve donanımınıdünya standartlarının üzerine çıkarmaya çalıştıklarını belirtti. Yüksel,aramalarda hiçbir şekilde ihmal yapmadıklarını belirtti. Erdoğan'ın çok hareketli bir lider olduğunu görevleri sürecince 3 seçim geçirdiklerini ifade eden Yüksel, "Sayın Başbakanın yurtiçinde ve yurtdışında her gün programı oluyor. Bu yüzden ayda iki kere aranmamış. Ancak arkadaşların art niyeti olduğunu düşünmüyorum. Başbakanın bütün konuştuğu yerlerde böcek araması yaptık, ancak ikametlerde düzenli arama yapılmadığını soruşturma aşamasında gördük. Ben, soruşturmanın ilk gününden beri varım. Böcek 28 Aralık 2011'debulundu. Çok gizli bir bilgiydi. Sayın Müsteşarımız beni odasına çağırdı, 'Mehmet Bey, böyle böyle' dedi. MİT Müsteşarına gidip çalışma yapmamızı istedi. Ortaya çıkabilmesi için de elimizden gelen çabayı gösterdik" dedi. Yüksel, sanıklardan Serhat Demir'iBaşbakanlığa kimin aldığına yönelik soru üzerine, "Zeki Bulut, ABD'de eğitim gören ve nitelikli bir arkadaşımız olduğunu söyledi. Ben de kendisini mmülakata aldım. İki tane yabancı dili vardı.En son ben karar verdim. Ancak kararı vermeden önce İstihbarat Daire Başkanlığı çok detaylı araştırır. Onlardan gelecek en ufak bir uyarıda isimleri çizerdik" dedi.
-"SUÇLAMALARIN İÇİNDE YOKUM"-
Sanıklardan Ahmet Türer'i ise ABD'ye gittiklerinde gördüğünü aktaran Yüksel, o dönemde üniversitede ders veren Türer'i, nitelikli bir personel olarak bildiğini, ancak Demir ile bacanak olduklarınıBaşbakanlığa geçtikten sonra öğrendiğini anlattı. "Başbakanın ofislerinin ayda iki kere aranması talimatının yerine getirilip getirilmediğinineden kontrol etmediğinin" sorulması üzerine Yüksel, "Öncelikli görevimiz Başbakanımızın güvenliğini sağlamak. Her dakika zamanımız dolu.Mümkün olduğunca ofisleri aratıyorsunuz" yanıtını verdi. Böceklerin konulduğu tarihlerde Erdoğan'ın ameliyat olduğunu ve İstanbul'da bulunduğunu hatırlatan Yüksel, sanıklardanDemir'in de bu tarihlerde İstanbul'da görevli olduğunu kaydetti. Böceğin konulduğu tarihlerdeSerhat Demir'in Annkara'ya geldiğini bilmediğini aktaranYüksel,Kasım-Aralık 2011'deki böcek aramalarını dasoruşturma sırasında öğrendiğini anlattı.
Mahkeme Başkanı Karamanoğlu'nun, "O dönemde basında usulsüz dinlemeler konusunda birçok haberçıkıyordu. Personelinize bu konuda hassas olunması konusunda emir verdiniz mi? Evrakları niye kontrol etmediniz?" sorusu üzerine Yüksel, arama görevinin yönetmelikte kendilerine verilmediğini, bunu idari tasarruf olarak, tedbiren yaptıklarını kaydetti. Kesinlikle suçların içinde olmadığını ifade eden Yüksel, "Resmi olarak bütün birimlerimi ayda en az 4-5 kez diğer rütbelilere denetlettiriyordum. Bununla ilgili bütün rütbelilerin tanıklık yapacağını düşünüyorum. Ama takdir edersiniz, bin 400 personeliniz var. Sayın Başbakanımızın veailesinin yakın korunmasından, tesislerin korunmasından, evrak imzalanmasından sorumluydum. Birçok seyahatte 10-11 saat uçtuktan sonra evrak imzalamaya gittim. Görevimi iyi yapmak için çalıştım" dedi. Erdoğan'ın Keçiören'deki konutu ile Başşbakanlık Resmi Konutu'nda sabit jammerlar bulunduğunu, bunların, uzun ömürlü olması için sadece makam geldiğindeçalıştırıldığını anlatan Yüksel, Erdoğan'ın avukatı Ali Özkaya'nın,"Serhat Demir'in bacanağı olanAhmet Türelkimin referansıyla alınmış?" sorusuna, "Zeki Bulut ve Ahmet Türel, ABD'de tanışan insanlar zaten. Sayın Başbakanımızın ABD seyahatinde, obeni tanıştırmıştı. Ahmet de teknik konularda yeterli ve İngilizcesi olan bir arkadaşımızdı" karşılığını verdi.
-"NE YAZIK Kİ HAİN OLARAK ADDEDİLİYORUZ"-
Suçlama tarihinde Erdoğan'ın Yakın Koruma Müdürlüğünü yapan sanıkZeki Bulutda Başbakanlıktaki göreve başladığında lakayt bir düzen gördüğünü, hiyerarşinin kaybolduğuna tanık olduğunu belirtti. Erdoğan'a4 buçuk yıl hizmet ettiğini, erken saatlerde göreve başlayarak gece yarısına kadarda devam ettiğini anlatan Bulut, şunları kaydetti:
"Amiyane tabirle Sayın Erdoğan'ı yataktan aldım, yatağa bıraktım. En son adamdım. Devamlı yurtdışında, devamlı il dışındaydık. Herhalde bin 500 gün çallışmışım, bunun bin gününü Ankara dışında geçirmişim. Çocuklarımın hangi sınıfa gittiğini unuttuğum oldu. Çocuklarımın büyüdüklerini hiç görmedim. Bunu yapabilmek için hakikaten beyefendiyi sevmeniz gerekiyor, bu kadar gönül bağı, bu kadar aşk ile bağlanmanız gerekiyor. Görevi aldığım ilk gün ellerimi başıma aldım ve düşündüm. Allah'a, 'Devletimin başbakanını koruyacağım. Bundan daha büyük bir görev yok' diye şükrettim. Sayın Başbakanıkazasız belasız, kılına zarar gelmeden görevi bırakmayı nasip etmesi için Allah'a dua ettim. Görevi bırakınca da bu yerine geldiği için iki rekat şükür namazı kıldım. Ama şimdi ne yazık ki hain olarak addediliyoruz. Bu kadar büyük bir sevginin, bu kadar büyük bir aşkın karşılığının bu olmaması gerekiyordu.Başbakanımızı, beyefendiyi, iddia ediyorum ki biz gelene kadar Allah korumuş. Öncekilerdentanıdığım, sevdiğim arkadaşlarım da var. Ama ne yazık ki böyleymiş. Dinleme cihazıbulunduktan sonra yaklaşık 10 ay daha görevimi sürdürdüm. Görevim sona erince Denizzli Emniyet Müdürlüğüne getirildim. Görevden ayrılırken, Sayın Erdoğan'ınmemnuniyetini bizzat dile getirdi. Hiç anlamadığım bir süreçte, Şubat 2014'te görevden alındım. Neden alındığımı bilmiyorum."
-"RENCİDE EDİLDİM"-
Zeki Bulut, sanıklardan Serhat Demir'e kendisinin değil, bacanağı olan Ahmet Türer'in referansta bulunduğunu belirterek, "Serhat çok nitelikliydi. 2 yabancı dil biliyor, prezentabl, düzenli, temiz ahlaklıydı. Bir savunma sporunun Türkiye'deki en önemli hocalarından birisi. Ahmet, referansta bulundu, onun üzerine Başkanımla değerlendirdik,komisyon kurarak, INTERPOL Daire Başkanlığından talep ettik. Vermediler. Genel Müdürümüzle görüşme yapıldı, alınamadı. Sayın Bakanımızla görüştükten sonra, zor aldık" dedi. Erdoğan'ın 2011'deki rahatsızlığı döneminde İstanbul'da bulunduğunu kaydeden Bulut, "O dönemde beyefendinin bir misafiriyle ilgileniyordum. Bir hafta için gelen misafir iki ay kadar kalmıştı.Demir'in ailesi Ankara'daydı.'Ailemden uzak kaldım. Çocuğum da rahatsızmış. Görüp geleyim' dedi. Bununla ilgili izin aldı. Bu yüzdenSerhat'ın İstanbul'dan Ankara'ya geldiğini biliyorum" diye konuştu. Bulut, Erdoğan'a kardı sadakatine herkesin tanık olduğunu ifade ederek, hiç beklemediği bir günde gözaltına alındığını 4 gün nezarette kaldığını, kelepçelenerek rencide edildiğini, ifadesinin alındıktan sonra serbest bırakıldığını anlattı.
-"BEN KAMERA İZLEMEDEYDİM"-
Suç tarihinde Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Büro Amirliğinde görevli polis memuru Seyit Saydam da böcek aramasına 2 memur, 1 amir şeklinde sanıklardan eski Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Büro Amiri Serhat Demir'in sözlü görevlendirmesiyle gidildiğini anlattı. Kendisinin kamera izlemede olduğunu ancak zaman zaman arama taramaya gittiğini belirten Saydam, "MS-300 ve HAWK cihazlarıyla gidiyorduk. Serhat Demir, neyi uygun görürse, onu yapardık. Serhat Demir HAWK cihazını alarak, gelmemi istedi. Cihazı alarak gittim. Söğütözü'nde 3 kişi arabaya bindii. Gençlerin elinde birer çanta vardı. Yaşlı olan öne oturdu. AK Parti Genel Merkezine gittik, orada arama çalışmasında bulunduk. Ardından ikamete gittik. İkamete gittiğimizde aramızda herhangi bir konuşma, tanışma geçmedi. İkametin zemin katında iki daire vardır. Serhat Demir'in söylemesiyle ofislerden birine geçtim, 35-40 dakika arama tarama çalışması yaptım. Çalışmam bitince diğer ofisin kapısını açtım. Amirler ayakta duruyordu, diğer iki genç telefonun orada uğraşıyorlardı. Sonra oradan ayrıldık" dedi. Arama tarama çalışması yaptığı sırada, kendisine bir memurun refakat ettiğini, dolayısıyla yalnız kalmadığını belirten Saydam,
Söğütözü'nde arabaya binen kişilere ilişkin, "Ne iş yaptıkları konusunda hiçbir şey söylenmedi. İstihbarattan mı geliyorlar, MİT'ten mi, başka bir yerden mi? Çalıştığı kurumlar konusunda bilgim yoktu" diye konuştu. HAWK cihazı eğitimi almamasına rağmen nasıl arama tarama yaptığının sorulması üzerine Saydam, "Aşırı yüksek ses çıkarsa, Serhat Demir'e haber vereecektik" karşılığını verdi.
-"NE DİNLEME CİHAZINI NE DE BULUNDUĞUNA İLİŞKİN TUTANAĞI GÖRDÜM"-
Suç tarihinde Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığında Emniyet Müdürü olan Ahmet Türer de Erdoğan'ın danışmanlarından Mücahit Arslan ile yurtdışında tanıştığını ve Başbakanlık Koruma Dairesine girmesine onun vesile olduğunu söyledi. Serhat Demir'i de doktora programı bittikten sonra, sanıklardan Zeki Bulut'a referans olarak sunduğunu anlatan Türer, böcek konulmasıyla bir ilgilerinin bulunmadığını belirtti. Ne dinleme cihazını ne de bulunduğuna ilişkin tutanağı gördüğünü belirten Türer, sanık Demir'in bacanağı ve alt komşusu olduğunu, bu sebeple görüştüklerini kaydetti. Böcek bulunduğunda Demir ile Ankara'da görüştüğüne ilişkin iddiaların anımsatılması üzerine Türer, üzerine kayıtlı cep telefonlarından birini oğullarından birisinin kullandığını belirterek, "Buluşmuşlar ve sinemaya gitmişler. Bu numara, benim kullandığım numara değil" dedi.
-"BÖCEK ARAMASI YAPMADIM"-
Sanıklardan, suç tarihindde Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Büro Amirliğinde görev yapan polis memuru Hurşit Gölbaşı ise dinleme cihazını bulmadığına yönelik iddiaları kabul etmeyerek, "24-25 Kasım'dan önce zaman zaman arama taramaya gidiyordum. Keçiören ikamette sabit jammer polis noktasının oradadır. Ayın 2'sinde oraya jammer kontrolü için gittik. Böcek araması yapmadık. Ne casusluk, ne yardım etmek, ne başka türlü bir bağım, bağlantım vardır" dedi.
Sanıklarından,EskiTÜBİTAK yöneticisiHasan Palaz, 2012 yılının Ocak ayında MİT'ten bir yazı geldiğini, böcek cihazı bulunduğu,teknik hizmet istendiğini anlatarak, şunları kaydetti:
"2006'yakadar TÜBİTAK'ta çalıştım, daha sonra istifa ettim. Özel bir şirkette çalışmaya başladım, bunlar askeri malzemeler üretiyordu. 2011'e gelince TÜBİTAK'tabir gelişme oldu, Bilgem'de çalışmaya başladım. O sıraOrhan Şengülile tanıştım, MİT ile nasıl cihazlar yapabileceğimiz konusunda görüşmeye, Yenimahalle'ye sık sık gidiyordum. Ocak 2012'deMİT'ten bir yazzı geldi. Böcek cihazı bulunduğu, teknik hizmet isteniyordu. Bu konuda Gökhan Mıcır'ı görevlendirdim.Silikonun ne zaman konulduğu ve katılaştığı konusunda yardım istedik. UzmanHamza Turhan'dan da yardım istedik. İkisinden dedestek alıp raporu hazırladık. Başbakanlık Teftiş Kurulu'ndanaradılar, sözlü olarak bilgime başvuruldu. Daha sonra da yazılı ifademi aldılar.Oradanbeni evime bırakan kişi 'bu rapordan pek hoşnut olmayacaklar. Takvimin biraz geriye doğru gelmesigerekiyordu, işinden olabilirsin'dedi. 4 Aralık'tan 10 gün geriye gitmemizi istiyorlardı. 17 Aralık olayları oldu, bakan değişti.TÜBİTAK başkanı 'gideceksin' dedi. Görevden alındım."
Suç tarihindeBaşbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Büro Amirliğinde görevli polis memuruHarun Yavuzda olayla ilgisinin bulunmadığını, Başbakanlık ve Erdoğan'ın Keçiören'deki evinde arama tarama faaliyetinde bulunmadığını, bunun için de bir eğitim almadığınıkaydetti.
Suç tarihindeBaşbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı Güvenlik SSistemleri Büro Amirliğinde görevli Komiser Yardımcısıİbrahim Sarıda ifadesinde, Serhat Demir'inyardımcısı olduğunu, bilgisayar, yazılım ve yabancı dil konusunda iyi seviyede olduğunusöyledi. Serhat Demir vebazı dövüş antrenörlerininbir web sitesi yaptırmakiçin birini aradığını duyaraktanıştığını belirten Sarı, Polis Akademisinde öğrenciyken de zaman zaman Demir'i ziyaret ettiğini, kendisini üst düzey polis amirleriyle tanıştırdığını belirtti.
-ERDOĞAN MÜDAHİL OLDU-
Mahkeme heyeti, Cumhurbaşkanı Erdoğanile Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığının müdahillik taleplerini kabul etti. Sanıklardan, duruşmaya katılmayan Ali Özdoğan, Serhat Demir, Sedat Zavar, İlker Usta ve Enes Çiğci hakkındaki yakalama kararlarının devamına hükmeden mahkeme, sanık vekillerinin duruşmalardan vareste tutulması taleplerini, deliller tam olarak tartışılmadığı vetanık beyanlarının alınması sırasında kendilerine soru sorulabileceği içinreddetti.
Başbakanlık Koruma Daire Başkanlığından, 2011 ve 2012'de Başbakanlık Koonutu ile Erdoğan'ın çalıştığı diğer yerlerde rutin ve habersiz aramaları gösteren çizelgelerin istenmesine karar veren mahkeme, sanıklardan Bulut'un görev süresinin, izin kullanıp kullanmadığının ve nerede, hangi saatlerde görev yaptığına ilişkin çizelgenindetalep edilmesine hükmetti.
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlarından Mustafa Varank ile dosyadaki olaylardan haberi olduğu değerlendirilen, MİT görevlileri ve polislerin de arasında bulunduğu 15 kişinin"tanık" olarak dinlenmesi için çağrı kağıdı çıkarılması kararlaştıran mahkeme, ayrıca MİT'ten, sanıklardan Hasan Palaz'ın, 2011-2014 arasında teşkilata yaptığı ziyaretlere ilişkin çizelgenin istenmesine ve MİT ile TÜBİTAK'a bağlı BİLGEM arasında 2011-2012'de proje yapılıp yapılmadığı, projenin görüşmelerinin Palaz tarafından sürdürülüp sürdürülmediğinin sorulmasına da karar verdi.
-SANIKLARIN 21'ER YILDAN 36 YIL 6'ŞAR AYA KADAR MAHKUMİYETLERİ İSTENİYOR-
İddianamede, Erdoğan'ın Başbakanlığı sırasında Resmi Konutu'nun 24 Kasım 2011-29 Arralık 2011, Keçiören'deki ikametgahındaki çalışma ofisinin ise 25 Kasım 2011-29 Aralık 2011 arasında dinlendiği belirtiliyor ve dinleme cihazlarının, 2011'de Başbakanlığın onayı ile MİT ekibinin Erdoğan'ın Keçiören'deki ikametgahı, AK Parti Genel Merkezi, Başbakanlık Merkez Bina ve Başbakanlık Resmi Konut'taki çalışma ofislerinde, gizli dinleme ve gözetleme sistemlerine karşı teknik arama çalışmaları sırasında, çoklu prizler içine yerleştirilmiş olarak bulunduğu kaydediliyor. Sanıklardan 6'sı "Başbakan'ı siyasi casusluk amacıyla dinlemek, kamu görevlisinin özel hayatın gizliliğini ihlal, kişiler arasındaki konuşmaları kaydetmek" suçları yöneltiliyor ve 21'er yıldan 36 yıl 6'şar aya kadar mahkumiyetleri isteniyor. Sanıklardan 7'sinin ise aynı suçların işlenmesine yardım ettikleri savunuluyor.
< 02.01.2015 diğer haberleri için tıklayınız.