Setur Genel Müdürü Üstün Özbey Koç Topluluğu Bizden Haberler dergisine Setur'un 50 yılını anlattı.
Dergide yayınlanan açıklama aşağıda bulunuyor:
1965 yılında kurulan Setur, yurtiçi ve yurtdışına dönük tur operatörlüğü, uçak bileti satışı, kongre ve etkinlik organizasyonların yanı sıra duty-free, marina işletmeciliği, özel havacılık sektöründe de faaliyet gösteriyor. 50 yıldır faaliyette bulunduğu alanlarda üstlendiği öncü rolüyle sektörün gelişimine de katkı sağlayan Setur'un bugün geldiği noktayı ve hedeflerini Setur Genel Müdürü Üstün Özbey'den dinledik.
Koç Topluluğu Kurucusu Merhum Vehbi Koç'un 50 yıl önce kurduğu Setur'u, bugün geldiği noktada ülke ekonomisi ve turizm sektörüne katkısı açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?
Setur 50 yıllık tarihi boyunca, faaliyet gösterdiği her alanda sunduğu ürün ve hizmetlerin kalitesinde istikrarlı, insan hayatına pozitif dokunan, öncülük eden bir kuruluş olmuştur. Setur gibi sektörde uzun yıllar liderlik etmiş kuruluşların sayısının artması, Türkiye turizminin ve ekonomisinin de gelişimine katkı sağlamış ve güveni artırmıştır. Turizm'den örnek vermek gerekirse TUIK (Türkiye istatistik Kurumu) ve AKTOB (Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği) verilerine göre turizmde 1 birimlik gelişmenin Türkiye ekonomisine katkısı 2 birimlik canlanmadır. Turizm, 54 sektörü doğrudan etkilemekte ve kendi gelirleri hariç 26 milyar dolarlık satın alma gerçekleştirmektedir. Turizm, duty free alışverişinden marina kullanımına, helikopter veya özel jet kiralamasından konaklamasına, yiyecekten içeceğe ve alışverişe kadar hem yurtdışında hem de yurtiçinde herkesin hayatında önemli bir yer kaplamaktadır. Sektörün lider kuruluşlarından biri olarak bizler de Türkiye'de turizmde Türkiye'nin sahip olduğu turizm değerlerinin öne çıkarılması için çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.
Geçen bu 50 yıl içerisinde Setur nasıl bir gelişim gösterdi ve sektörün gelişiminde nasıl bir rol oynadı?
Faaliyetlerine 1965 yılında duty free hizmetleri vveren bir firma olarak başlayan Setur, günümüzde de bu alandaki çalışmalarını sürdürmektedir. Bugün, tüm yurda yayılan havalimanları, kara sınır kapıları ve deniz limanlarında 15.000 m²'yi aşkın 23 lokasyonda bulunan 38 adet gümrüksüz satış mağazası işletmekteyiz.
1974 yılında turizme adım atan ve bu alanda her türlü faaliyeti bünyesinde bulunduran Setur, dünya çapında elde ettiği başarılarla, Türkiye'nin ilk ve öncü turizm şirketlerinden biri haline gelmiştir. Yurtiçi ve yurtdışına dönük tur operatörlüğü, uçak bileti satışı, kongre ve etkinlik organizasyonları ve sunulan yerel hizmetler, Setur'un turizm alanında verdiği hizmetlerin çatısını oluşturmaktadır. Tüm dünya ülkelerinin vizelerinin verildiği vize hizmetleri bölümümüz İngiltere vizesi için Türkiye'deki tek yetkili kurumdur. Birçok uluslararası firma ile iş ortaklıklarımızı sürdürmekteyiz. Abercrombie & Kent, Orient Express markalarının satış hakkına sahip olmanın yanı sıra, Four Seasons Preferred Partner ve Starwood Luxury Priivilege üyeliği ile misafirlerimize özel avantajlar sunuyoruz. Dünya kurumsal seyahat pazarında ilk üç firma içinde olan BCD TRAVEL'ın da Türkiye temsilciliğini yapmaktayız. Ayrıca IATA, UFTAA, ASTA gibi kuruluşlara olan üyeliklerimiz ile geniş bir hizmet yelpazesi ve ağına sahibiz.
1978 yılında marinacılık faaliyetlerine başladığımız Setur Marinas ile Akdeniz çanağının ve Türkiye'nin en büyük zinciri konumundayız; Kalamış & Fenerbahçe, Yalova, Ayvalık, Çeşme, Kuşadası, Marmaris, Kaş, Finike, Antalya, Midilli ve Gökova Ören olmak üzere toplam 11 marinamızdaki 6.058 yat bağlama kapasitesi ve sosyal alanlarla yatçılara hizmet veriyoruz.
1990 yılında kurulan Setair markamızla ise özel havacılık sektörüne girdik. Setair ile misafirlerimize, deneyimli uçuş ekibi ve son teknoloji ile donatılmış hava araçlarımızla diledikleri zaman diledikleri yerden güvenilir ve konforlu uçuş imkânı sunuyoruz. Setair filomuzda; 14 yolcu kapasiteli 1 adet Falcon 7X tipi jet, 14 yolcu kapasiteli 1 adet Falccon 900 LX tipi jet ve 12 yolcu kapasiteli Challenger 605 tipi jet, 9 yolcu kapasiteli 2 adet Agusta Westland 139 tipi helikopter ve 8 yolcu kapasiteli Cessna Grand Caravan tipi deniz uçağı bulunmaktadır.
Turizm faaliyetlerimizi teknoloji ile birleştirerek, seyahate dair A'dan Z'ye tüm ürün ve hizmetlerimizi satış ofisleri ve yetkili acentelerin yanı sıra, güçlü bir teknolojik alt yapıya sahip yenilikçi markamız BookinTurkey.com aracılığı ile 14 yıldır sanal ortamda da müşterilerimize sunuyoruz. 2012 Temmuz ayında hayata geçirdiğimiz Sedventure markası ile vahşi yaşam fotoğrafçısı Süha Derbent'in danışmanlığında kişilere özel programlar oluşturuyor, ekolojik ve alternatif turizme ilgi duyanlara seyahat ve fotoğraf turları düzenliyoruz.
Setur turizm alanında verdiği hizmetlerin yanı sıra sosyal sorumluluk faaliyetleriyle de öne çıkıyor. Bu alanda yapılan çalışmalardan bahseder misiniz?
Setur olarak sosyal sorumluluklarımızın da bilincinde bir kurum olarak engelli dostu projelere önemm veriyor ve destek oluyoruz. Bu doğrultuda hayata geçirdiğimiz, Türkiye'de yaşayan 200.000'den fazla görme engellinin erişebileceği ve rahatlıkla kullanabileceği engelli dostu web sitesi engelsiz.setur.com.tr'yi Nisan 2014'de kullanıma açtık.
Koç Holding'in "Ülkem İçin Engel Tanımıyorum" projesi kapsamında ve Arçelik, Ford Otosan, Koçtaş, Opet şirketleri ve İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği işbirliğiyle hayata geçirdiğimiz ana dili işaret dili olan işitme engellilere, "Türk İşaret Dili Öğretmeni Yetiştirme Yöntemi Kursu" ile işaret dili eğitmeni olma imkanı sunduk. Eğitimlerini başarıyla tamamlayan kursiyerler sertifika ve diploma sahibi oldular. Sosyal sorumluluk projelerine öncülük etmeye ve destek olmaya devam edeceğiz. Vehbi Koç'un "Turizm petrol kadar değerlidir" sözü ve vizyonu, Setur'un daima yenilikçi ve öncü rol üstlenmesindeki en önemli etkenlerdendir. Bu kapsamda Setur olarak Türkiye'de ilk defa turizm sektörü verimlilik çalışmalarını yabancı danışmanlarla yürüterek, yuurtdışındaki örnekleri Türkiye'yi taşımak konusunda öncü olduk.
Türkiye'nin en büyük marina işletmecisi olan Setur'un bu alanda geleceğe yönelik hedefleri nelerdir? Türkiye'nin marina işletmeciliği alanındaki kapasitesini değerlendirir misiniz?
Yat turizmi dünyanın en hızlı gelişen turizm türleri arasında. Gelişen teknoloji ve dünya ekonomisine paralel olarak bir zamanlar yüksek gelir grubunun hobisi olan amatör yatçılık artık orta gelir grubuna nüfuz edecek düzeylere gelmiş durumda. Teknolojik gelişmeler, yat imalatçılarının kaliteli fakat daha düşük maliyetli tekneler yapabilmesine imkân tanımakta. Bugün orta sınıf bir otomobil fiyatına tekne almak mümkün. Elbette ki bunun bir üst sınırı yok. Marinacılık sektörü de bu gelişmelere kayıtsız kalmıyor, kalmayacaktır. Biz de hâlihazırda 1'i yurtdışında 11 marina işleten Setur Marinaları olarak, ülke içindeki liderliğimizi sürdürmenin yanı sıra, bunu daha da güçlendirmek adına sürekli yeni projelerle ilgileniyoruz. Bu projeler devlet taraafından ihaleye çıkarılan Yap-İşlet-Devret ve özelleştirme projeleri olduğu gibi, özel şirketler tarafından yapılan satışları da içeriyor. Her bir proje ile yakından ilgilenip stratejilerimize uygun olanlar üzerinde yoğunlaşıyoruz.Ülkemiz üç tarafında yaklaşık 8.500 km sahil şeridine sahip. Türkiye'nin bu doğal zenginliğine deniz turizminin en önemli türlerinden biri olan yat turizmi açısından bakıldığında, bu durumun çok önemli bir ekonomik ve kültürel potansiyel olduğu görülmektedir. Ülkemiz, yat turizmi için olmazsa olmaz diyebileceğim "doğal güzellikte seyir rotası"na ise fazlası ile sahip. Hâlihazırda ülkemizde 51 marina ve 23 bin kapasite bulunmakta olup, Setur Marinaları 5.801 adetlik kapasitesi ile pazarın % 25'ine sahip. Önümüzdeki 5 yıllık dönemde ise Türkiye kapasitesine 7.500 ilave geleceği ve 30 bin seviyelerine ulaşacağı öngörülüyor.
Setur Türkiye'de olduğu gibi yurt dışında da marina işletiyor. Bu çerçevede uzun ve kısa vadede planlamalarınız neler?
Evet, 2012 yılında zincire dahil ettiğimiz Midilli Marina ile yurtdışında marina işletmeciliğine başlamış olduk. O günden bu yana da başta Yunan adaları olmak üzere yakın coğrafyada satışı gündeme gelen projelerle ilgilendik, ilgilenmeye de devam ediyoruz. Hedefimiz, yurtiçinde olduğu gibi özellikle Akdeniz Çanağı'nda marina işletmeciliği alanında söz sahibi olmak ve Setur Marinaları bayrağını dalgalandırmaktır.
Türkiye'nin turizm sektöründeki performansını nasıl değerlendiriyorsunuz? Buna paralel olarak turizmde katma değeri artırmak için ne gibi önlemler alınmalı?
Turizm sektörü, yüksek dış ticaret açığına sahip olan ve özellikle gelişmekte olan ülkeler açısından son derece önemli olan döviz girdisini sağlayan, milli geliri arttırıcı etkisi olan, bölgeler arası gelir dengesizliklerini gideren ve yarattığı istihdam olanakları ile işsizliğin azaltılmasına katkıda bulunan çok önemli bir ekonomik faaliyet olarak görülmektedir. Ülkemiz açısından da, milli gelire olan katkısının yanı sıra sağladığı döviz geeliri ile ödemeler dengesine katkısı, etki alanına giren iş kolları ve yarattığı istihdam ile büyük bir öneme sahiptir. Ülkemiz, son yıllarda yapmış olduğu hamlelerle birlikte turizmi, ülkenin uluslararası arenadaki ekonomik ve siyasi gücünü arttıracak, dinamik bir sektör haline getirmeyi başardı.
Turizmde nitelikli işgücü, tesis ve hizmet kalitesiyle uluslararası bir marka haline gelinmesi ile beraber, her kesime hitap edecek şekilde turizm ürün ve hizmetlerinin çeşitlendirilmesi ve iyileştirilmesi; turizm değer zincirinin her bileşeninde kalitenin artırılması ve sürdürülebilirlik ilkesi çerçevesinde bölgesel kalkınmada öncü bir sektör haline gelinmesi temel amaçtır. Burada önemli olan katma değeri artırarak turizm hizmetlerinde yeterli çeşitliliği ve derinliği sağlamaktır. İlk aşamada kalifiye personel sağlayacak eğitsel yatırımlar, kültür turizmini destekleyecek her türlü gelişim çabaları, fiyat politikalarındaki radikal ve uzun vadeli kararlar, kongre turizmi, sağlık turizmi gibi önemli konulardaki devletsel ve özel yaklaşımlar, yabancı yatırımların fiziksel olarak yerleşmesini destekleyecek politikalar, yerli yatırımcının aklına ilk gelenlerdir.
Setur uzun bir süredir Türkiye'de faaliyet gösteren bir duty free şirketine de sahip, Türkiye'de sektörü nasıl değerlendiriyorsunuz? Duty free işletmeciliğinde de yurtdışındaki fırsatlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Türkiye duty free pazarı yaklaşık 1 milyar €'luk bir büyüklüğe sahip ve en önemli oyuncular Atatürk Havalimanı'nı işleten ATÜ ve Setur. Setur pazarda havalimanlarının yanı sıra kara sınır kapıları ve deniz limanlarında var olmasıyla farklılaşıyor. Bu durum bize dengeli bir portföy ve farklı müşteri tercihlerine göre esneklik sağlıyor. Son yıllarda Sabiha Gökçen Havalimanı'nda yaşadığımız yolcu sayısındaki artışa bağlı yüksek büyümenin yanı sıra sınır kapılarındaki hareketlilik ve deniz limanlarında özellikle Yunan adaları ile karşılıklı hareketlilik büyümemizde önemli rol oynuyor.
Dünya duty free pazarrında organik büyüme imkanlarının yanı sıra bir konsolidasyon süreci yaşanıyor. Biz de henüz büyümekte olan iç pazarda mevcut mağazalarımızda hızlı büyüme stratejisine odaklanmanın yanı sıra çevre ülkeler başta olmak üzere etrafımızdaki fırsatları sürekli takip ediyoruz. Sektörün doğası gereği uluslararası müşteriye hitap etmesi dolayısıyla, uzun yıllara dayanan tecrübemizi gelecekte global ölçekte bir marka yaratmak için kullanabileceğimize inanıyoruz.
Bahsettiğiniz gibi Setur'un Setair şirketi ile özel jet kiralama alanında da faaliyeti var. Bu konuda Türkiye'de nasıl bir talep var? Bu sektörün geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Atatürk Havalimanı'ndan en çok gerçekleştirilen uçuşlar arasında dış hatlarda; Londra, Barselona, Bakü, Paris, Viyana, Cenevre, Moskova, Milano yer alıyor. İç hat uçuşlar ise en çok Ankara, Bodrum, İzmir, Antalya ve Dalaman'a yapılıyor. Atatürk Havalimanı'ndaki slot zorluğundan dolayı bu tür uçuşların büyük bir kısmı Sabiha Gökçen Havalimanı'na kaymışttır. Yılda 250-300 saat uçuş gerçekleştiren işadamlarının, aynı zamanda uçaklarını 100-150 saat kiralayarak masraflarını azaltma yoluna gidiyorlar. Türk ekonomisi ve sivil havacılıktaki istikrarlı büyüme iş jeti pazarına da olumlu yansıdı. Sık seyahat eden iş adamları, havalimanlarındaki kuyruklarda beklememek ya da rötarlara takılmamak için iş jetlerini tercih ediyor. İstanbul'da özel jet ve helikopterlerle gerçekleştirilen uçuş sayısı 8 yılda 7 kat arttı. 2006 yılında bin 800 uçuşla başlayan seferler, Sabiha Gökçen Havalimanı'nın da işin içine girmesiyle 2014'te 12 bine ulaştı.
2014 yılına kadar özel jet kiralamadaki artış, 2014 yılı sonunda Rusya'da meydana gelen kriz ile durağan hale geçmiştir. Türkiye pazarında bu krize bağlı olarak 2015 yılında %30-40 arası daralma yaşanmıştır. Ayrıca euro/dolar paritesinin 1,35 seviyesinden 1,10 seviyesine gerilemesi ve Avrupa operatörlerinin Euro olarak fiyat vermesi ile rekabet koşulları ağırlaşmıştır. Etrafımızdaki ülkeler (Rusya, Türki Cuumhuriyetler, CIS ülkeleri vs.) arasında bilgi, personel, teknik bakım ve işletmecilik konusunda en tecrübeli ve nitelikli ülke Türkiye'dir. Bu sebeple krizin aşılması ile birlikte pazarın 2016 yazına kadar canlanacağı kanaatindeyiz.
< 14.12.2015 diğer haberleri için tıklayınız.