TCMB 2016 Yılı Para ve Kur Politikası Raporunu Açıkladı
raporun tamamı aşağıda yer alıyor
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) temel amacı fiyat istikrarını
sağlamaktır. Bu çerçevede 2016-2017 yılları için olduğu gibi 2018 yılı enflasyon
hedefi de Orta Vadeli Program hazırlık sürecinde Hükümet ile varılan
mutabakatla uyumlu olarak yüzde 5 seviyesinde belirlenmiştir
TCMB’nin hesap verme yükümlülüğünün bir unsuru olan belirsizlik aralığı,
önceki yıllarda olduğu gibi her iki yönde 2 yüzdelik puan olarak korunmuştur.
Enflasyonun yıl içinde üçer aylık dönemlerin sonu itibarıyla yıl sonu hedefinden
2 yüzdelik puandan fazla farklılaşması durumunda, sapmaya yol açan nedenler
ile hedefe ulaşılması için alınan ve alınması gereken önlemler Enflasyon
Raporu aracılığıyla kamuoyuna açıklanacaktır. Gerçekleşen enflasyonun yıl
sonunda belirsizlik aralığının dışında kalması durumunda ise Hükümet’e açık
mektup yazılacaktır.
TCMB fiyat istikrarına odaklı para politikası duruşunun korunduğu bir çerçeveyi
esas almaktadır. Enflasyonun hedefle uyumlu seviyelerde tutulması
amaçlanırken finansal istikrar da gözetilmeye devam edilecektir. Ayrıca iletişim
politikası destekleyici bir araç olarak kullanılacaktır.
2013 Mayıs sonrası dönemde küresel para politikalarına dair yaşanan
gelişmeler finans piyasalarındaki hareketlerin temel belirleyicisi olmuştur. Bu
dönemde küresel ölçekte neredeyse tüm finansal varlıklarda yeniden fiyatlama
yaşanmış ve gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımlarında çıkışlar
gözlenmiştir. Bu süreçte TCMB, 1 haftalık repo faiz oranı, faiz koridoru, Türk
lirası ve yabancı para likidite politikaları ve zorunlu karşılık araçlarını aktif bir
şekilde kullanarak küresel oynaklığın Türkiye ekonomisine olan olumsuz
etkilerini sınırlamaya ve enflasyon görümünde yaşanan bozulmayı gidermeye
yönelik politikalar uygulamıştır.
Küresel kriz sonrası dönemde, gelişmiş ülkelerin uyguladıkları geleneksel
olmayan politikalar ve bu politikalara ilişkin belirsizlikler,, gelişmekte olan ülke
faizlerinin küresel para politikası gelişmelerine ve gelişmiş ülkelere dair
açıklanan verilere aşırı duyarlı hale gelmesine neden olmuştur. Bu süreçte
TCMB’nin geniş faiz koridoru ve sıkı likidite politikasının bir arada kullanıldığı
bir para politikası çerçevesi uygulaması, Türkiye ekonomisinin küresel şoklara
karşı hassasiyetini azaltarak fiyat istikrarını ve finansal istikrarı desteklemiştir.
TCMB 18 Ağustos 2015 tarihinde yayınladığı yol haritasında küresel para
politikalarının normalleşmeye başlamasından önce ve sonra uygulanabilecek
politikaları kamuoyuna açıklamıştır. Bu çerçevede, faiz koridorunun
daraltılacağı ve bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı etrafında daha simetrik bir
hale getirileceği açıklanmıştır. Ayrıca, ilgili duyuruda Türk lirası likiditesi, döviz
likiditesi ve finansal istikrara yönelik normalleşme öncesinde ve sırasında
uygulanacak politikalara yer verilmiştir. Türk lirası likiditesine ilişkin olarak, yol
haritasının açıklanmasını takiiben, piyasa yapıcı bankalara repo işlemleri
yoluyla tanınan borçlanma imkanı faiz oranı uygulaması kaldırılmış ve Türk
lirası işlemlerinin teminat koşullarında sadeleşmeye gidilmiştir. Ayrıca, Türk
lirası işlemleri için teminata döviz depo getirilmesi imkanı hatırlatılmış ve bu
imkanın kullanımıyla ilgili basitleştirilen yeni kurallar ilan edilmiştir
Küresel para politikalarına ilişkin belirsizliklerin döviz piyasasındaki etkilerini
sınırlamak ve bu belirsizlikler karşısında finansal sistemi desteklemek amacıyla
yakın zamanda döviz likiditesini düzenleyici bir dizi tedbir alınmıştır. TCMB,
2014 yılı sonlarından itibaren bankaların Döviz Depo Piyasası’nda kendilerine
tanınan borçlanma limitleri çerçevesinde TCMB’den alabilecekleri döviz depolarının faiz oranlarını kademeli olarak düşürmüştür. Ayrıca, küresel para
politikalarının normalleşmeye başlamasından önce ve sonra uygulanabilecek
politikalara ilişkin yayınlanan yol haritasında yer verildiği gibi, bankaların TCMB
nezdindeki döviz ve efektif piyasalarında işlem yapma limitleri yükseltilmiştir.
Bu çerçevede, bankalara tahsis edilen depo limitleri ile ROM kapsamında
TCMB’de bulundurulan altın ve döviz varlıklarının toplamının bankaların
gelecek 1 yıldaki yurt dışı borç ödemelerinin tamamını fazlasıyla
karşılayabilecek seviyeye ulaşması sağlanmıştır. Ayrıca, küresel finansal
piyasalardaki oynaklıklara karşı döviz satım ihalelerinin esnekliği artırılmıştır.
Bu düzenlemeler, bankacılık sektörüne önemli bir güvence sağlamakta ve
sektörün olası bir dış finansman şokuna karşı direncini artırmaktadır.
2014 yılı sonundan itibaren yabancı para zorunlu karşılık oranlarında ve Türk
lirası zorunlu karşılıklara ödenen faizlerde yapılan bir dizi düzenlemeyle,
finansal kuruluşların yabancı para cinsinden çekirdek dışı yükümlülüklerinin
vadesini uzatmaya ve çekirdek yükümlülükleri teşvik etmeye dönük adımlar
atılmıştır. Alınan önlemler sonrasında bankacılık sisteminin dış borçlarının
vadesinin uzamaya başladığı ve çekirdek dışıı yükümlülüklerin payındaki artış
eğiliminin durduğu gözlenmektedir. Önümüzdeki dönemde de makrofinansal
riskleri sınırlamaya ve basiretli borçlanmayı desteklemeye yönelik makroihtiyati
politikalar uygulanmaya devam edilecektir. Ayrıca, faiz politikasının
operasyonel çerçevesinde kademeli bir sadeleşmeye gidilebilecektir.
Sadeleşme süreci boyunca fonlama kompozisyonunda para politikasında
gerekli görülen sıkılık derecesini koruyucu yönde ayarlamalar yapılacaktır.
2013 yılı Mayıs ayı sonrası dönemde Türk lirasında yaşanan belirgin değer
kaybı enflasyonu ve enflasyon beklentilerini olumsuz etkilemiştir. TCMB,
enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmayı sınırlamak için
2014 yılının başından itibaren para politikasında sıkı bir duruş sergilemiştir.
2015 yılı genelinde izlenen sıkı likidite politikası sonucunda ortalama fonlama
faizi kademeli olarak yükseltilmiş ve bankalararası gecelik repo faizlerinin faiz
koridorunun üst bandında oluşması sağlanmıştır. Makroihtiyati öönlemler ve
para politikasındaki sıkı duruş 2015 yılında enflasyonun yükselişini
sınırlamıştır. 2015 yılı genelinde başta petrol olmak üzere döviz cinsinden
ithalat fiyatları da enflasyonu sınırlayıcı yönde etki yapmıştır. Buna rağmen gıda fiyatlarındaki yüksek seyir ve döviz kurundaki değer kaybının gecikmeli
etkilerine bağlı olarak yıl boyunca enflasyon hedefin belirgin olarak üzerinde
seyretmiştir
Önümüzdeki dönem yurt içi ve küresel piyasalara ilişkin belirsizliklerin döviz
kuru üzerindeki etkileri ile gıda fiyatlarındaki seyrin yanında, ücret
gelişmelerinin enflasyon ve enflasyon beklentileri üzerindeki yansımaları
enflasyon görünümü açısından belirleyici olacaktır. Enflasyonla mücadeleye
ilişkin önemli bir yapısal reform Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve
Değerlendirme Komitesi'nin kurulması olmuştur. Bu komitenin
koordinasyonunda alınmakta olan önlemlerin gıda enflasyonunu düşürücü
yönde yapısal ve konjonktürel katkılar sağlayacağı değerlendirilmektedir. Bu
çerçevede, ennflasyonun birikimli döviz kuru etkilerine bağlı olarak bir süre daha
mevcut düzeylere yakın seyredeceği sonrasında ise azalma eğilimine gireceği
tahmin edilmektedir. Kamu maliyesindeki gelirler ve harcamalar
politikalarındaki görünüme bağlı olarak enflasyonun yüzde 5 hedefine orta
vadede ulaşacağı değerlendirilmektedir.
2015 yılının son çeyreğinde politika duruşu enflasyon görünümüne karşı sıkı,
döviz likiditesinde dengeleyici ve finansal istikrarı destekleyici yönde
belirlenmiştir. Sıkı para politikası duruşunun ve alınan makroihtiyati önlemlerin
etkisiyle kredilerin yıllık büyüme hızlarının makul düzeylerde seyretmesi ve
ticari kredilerin tüketici kredilerine kıyasla daha yüksek bir hızla büyümeye
devam etmesi ekonomideki dengelenme sürecine katkıda bulunmaktadır. Cari
işlemler dengesinin iyileşmeye devam etmesi beklenmektedir (Grafik 2). Dış
ticaret hadlerindeki olumlu gelişmeler ve dış talepte Avrupa Birliği kaynaklı
toparlanmanın 2016 yılında cari dengeye olumlu yansıyacağı
değerrlendirilmektedir. Ekonomideki dengelenme sürecinin sürmesi ve basiretli
borçlanmanın teşvik edilmesi Türkiye ekonomisinin olası dış şoklara karşı
direncini destekleyerek önümüzdeki dönemde yaşanabilecek küresel
belirsizliklerin enflasyon ve makroekonomik istikrar üzerindeki olumsuz
etkilerini önemli oranda sınırlayabilecektir.
Para politikasının temel iletişim dokümanları Para Politikası Kurulu (Kurul)
duyuruları ve Enflasyon Raporudur. Önümüzdeki dönemde Enflasyon Raporu
yılda dört defa yayımlanmaya devam edecektir. Kurul, önceden açıklanan bir
takvim çerçevesinde aylık olarak toplanmayı sürdürecek ve para politikası
kararı ile kısa gerekçesi toplantının hemen ardından saat 14.00’da, Kurul’un
ayrıntılı değerlendirmelerini içeren toplantı özeti ise toplantıyı takip eden beş iş
günü içinde TCMB internet sayfasında yayımlanacaktır. Kamuoyu ile iletişimin
daha etkin şekilde yapılabilmesi amacıyla Enflasyon Raporu bilgilendirme
toplantılarıyla tanıtılmaya devam edecektir.
Önümüzdeki döneemde Finansal İstikrar Raporu da TCMB’nin önemli bir iletişim
aracı olmaya devam edecektir. Bunun yanı sıra, para ve kur politikası
çerçevesine ilişkin kamuoyuyla paylaşılan duyurular, Başkan tarafından
TCMB’nin faaliyetleri ve para politikası uygulamaları hakkında Bakanlar Kurulu
ile Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu’na yapılan
sunumlar da kamuoyunun bilgilendirilmesinde önemli rol oynayacaktır
TCMB, likidite yönetimi genel çerçevesini belirlerken;
i) Kısa vadeli faiz oranlarının Kurul tarafından belirlenen faiz koridoru
içerisinde uygun görülen düzeyde oluşmasının sağlanması,
ii) Uygulanan likidite yönetimi stratejisi ile uyumlu şekilde para
piyasalarının etkin ve istikrarlı çalışmasının sağlanması,
iii) Ödeme sistemlerinin kesintisiz çalışmasının temini,
iv) Kullanılan araçların para politikasının etkinliğini desteklemesi,
v) Operasyonel yapının piyasalardaki olağandışı gelişmelere karşı yeterli
esnekliğe sahip olması
amaçlarını hedeflemektedir. Bu amaçlaraa ulaşmak ve para politikasının etkinliğini
artırmak için likidite yönetimi genel çerçevesi belirlenirken, piyasadaki likidite
düzeyi ve likiditenin sistem içindeki dağılımı da dikkate alınmaktadır.
Bankacılık sisteminin fonlama ihtiyacı, asıl olarak aşağıdaki faktörler
tarafından belirlenmektedir:
i) Para tabanı değişimleri,
(a) Emisyon hacmindeki değişimler,
(b) Bankaların TCMB nezdindeki Türk lirası (TL) mevduat
bakiyelerindeki değişimler.
ii) TCMB’nin piyasa ile gerçekleştirdiği TL işlemler,
a) TL karşılığı döviz alış/satış işlemleri,
b) İhracat reeskont kredi kullandırımları,
c) Devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) ve kira sertifikası alım/satım
işlemleri,
d) Ödenen/tahsil edilen faizler, cari harcamalar.
iii) T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığının (Hazine) piyasa ile
gerçekleştirdiği TL karşılığı işlemler,
a) DİBS ve kira sertifikası itfa ile ihraç farkı (TCMB’ye yapılan itfalar
hariç),
b) Faiz dışı fazla girişleri,
c) Özelleştirme ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu kaynaklı trannsferler
ile diğer kamu işlemleri.
Hazinenin iç ve dış borçlanma dahil her türlü döviz cinsi net tahsilatı ya da
ödemesi ile TCMB’ye olan itfaları ve TCMB’nin Hazineye kar transferleri,
Hazinenin TL cinsi borçlanma gereğinin tespitinde önemli olması nedeniyle
bankacılık sistemindeki likiditeyi dolaylı olarak etkilemektedir
TCMB, 2015 yılının başından itibaren gözlenen birikimli döviz kuru hareketleri
ile enerji ve gıda fiyatlarındaki oynaklıkların enflasyon ve enflasyon bekleyişleri
üzerindeki etkilerini sınırlamak amacıyla yılın genelinde sıkı para politikası
duruşunu devam ettirmiş ve likidite ihtiyacını temel olarak bir hafta vadeli miktar
repo ihalesi ile fonlamakla birlikte marjinal fonlamanın payı Mart ayı ortasından
itibaren giderek artırılmıştır
Önümüzdeki dönemde Merkez Bankası fonlamasının temel yöntemi bir hafta
vadeli repo ihaleleri olacaktır. 18 Ağustos 2015 tarihinde yayınladığımız
“Küresel Para Politikalarının Normalleşme Sürecinde İzlenecek Yol Haritası”
dokümanında ifade edildiği gibi faiz koridoru bir hafta vadeli repo ihale faiz
oranı etrafında daha simetrik bir hale getirilecek ve daraltılacaktır.
TCMB teminat koşulları çerçevesi 2016 yılında aşağıdaki şekilde
oluşturulmuştur. Buna göre;
i) 28 Eylül 2015 tarihinden geçerli olmak üzere, TCMB nezdinde
gerçekleştirilen TL işlemlerin teminat koşulları sadeleştirilmiş; bu
işlemler için teminata kabul edilen döviz depolarının uygulama
esaslarında değişiklik yapılmış ve belirli bir limitle açılabilecek döviz
depolara faiz ödenmesine başlanmıştır. 4 Aralık 2015 tarihi itibarıyla
teminat döviz depo limitleri 3 milyar ABD doları ve 900 milyon Euro
olup, bu limitin, ABD dolarında yaklaşık yüzde 21,8’i, Euro’da ise yüzde
40,3’ü kullanılmaktadır.
ii) Döviz depolarının teminata verilmesi imkanı ile ilgili uygulama
esaslarında yapılan değişikliklerle bankaların piyasa ile yaptıkları para
takası (swap) ihtiyacının bir miktar azaldığı değerlendirilmektedir.
Önümüzdeki dönemde bu imkanın kullanım oranlarının vve bankalara
tanınan limitlerin artması sonucunda bu ihtiyacın daha da azaltılması
mümkündür.
iii) Zorunlu karşılıkların TL cinsinden tesis edilen kısmına uygulanan
faiz/nema oranının kademeli olarak artırılması halinde, bankaların ROM
kapsamında tesis ettikleri döviz tutarındaki düşüşün, TL işlemler
karşılığında teminata getirilecek döviz depo hacimlerindeki artış ile telafi
edilebileceği değerlendirilmektedir. Önümüzdeki dönemde teminat
döviz depolarının kullanım oranları ve limitleri kademeli olarak
artırılabilecektir.
iv) Ayrıca, bankaların, TCMB Bankalararası Para Piyasası’ndaki
borçlanmaları karşılığında bulundurdukları yabancı para cinsi teminat1
oranının artırılmasının, Hazinenin yurt dışında ihraç ettiği yabancı para
cinsi tahvillere yönelik talebi destekleyeceği değerlendirilmektedir. Bu
uygulamanın, küresel nedenlerden dolayı kredi riski fiyatlamalarında
ortaya çıkabilecek streslere karşı, dengeleyici bir rol oynaması
beklenmektedir
TCMB’nin likidite yönetimi operasyonel ççerçevesi 2016 yılında aşağıdaki
şekilde oluşturulmuştur. Buna göre;
i) Bir hafta vadeli repo ihaleleri, miktar ihalesi yöntemiyle
gerçekleştirilecektir. Açık Piyasa İşlemleri’ne taraf olan her bir
kuruluşun bir hafta vadeli miktar ihale yöntemiyle gerçekleştirilen repo
ihalesine verebileceği toplam teklifin üst sınırı 28 Eylül 2015 tarihinde
uygulanmaya başlanan yöntemle hesaplanmaya devam edilecektir. Bu
çerçevede, her bir bankanın ihaleye verebileceği maksimum teklif
oranı, son iki yükümlülük tarihine ait, bankanın tesis etmesi gereken
ortalama TL zorunlu karşılık tutarı içindeki payının yüzde 98’i ile piyasa
yapıcısı her bir bankanın Hazine ihalelerinde satın aldığı ve itfa
edilmemiş DİBS tutarlarının tüm piyasa yapıcısı bankaların Hazine
ihalelerinden satın aldığı ve itfa edilmemiş toplam DİBS alım tutarı
içindeki payının yüzde 2’sinin toplamının iki katı olarak belirlenecektir.
Banka bazında bu şekilde belirlenen limitler iki tesis dönemi boyunca
geçerli olacaktır. Limitler dört hhaftada bir yenilenecek ve her yeni
dönemin başlangıcına tekabül eden rezerv tesis döneminin ikinci iş
günü bankalara TCMB Ödeme Sistemleri İhale Sistemi (İhS)
aracılığıyla bildirilecektir.
ii) TCMB, bir haftalık repo ihalesi bilgi ve sonuçlarını veri dağıtım firmaları
aracılığıyla ilan etmeye devam edecektir.
iii) Gerek duyulmayan günlerde ihale açılmayabileceği gibi, koşulların
gerektirmesi durumunda vadesi 91 günü aşmayacak şekilde
geleneksel yöntemle repo ihaleleri açılabilecektir.
iv) Gerekli görülmesi halinde geleneksel ihale yöntemi ile bir hafta vadeli
“Gün İçi Repo İhalesi” açılabilecektir. Gün içi repo ihalelerine
verilebilecek toplam teklif miktarı ilan edilen ihale tutarı ile sınırlı
olacaktır.
v) TCMB, BIST Repo - Ters Repo Pazarı ve Bankalararası Repo - Ters
Repo Pazarında faiz koridoru dahilindeki gecelik vadeli faiz oranlarını
günlük olarak ilan etmeye devam edecektir.
vi) Tüm katılımcılar HMVKŞ tarafından ihraç edilen TL cinsi kira sertifikası
karşılığında kotasyon yönntemiyle gerçekleştirilen gecelik vadeli repo
imkanından yararlanabileceklerdir.
vii) TCMB, bünyesindeki Bankalararası Para Piyasası’nda gecelik vadede
borçlanma ve borç verme faiz oranlarını ilan etmeye devam edecektir.
Bankalar ihtiyaç duymaları halinde limitleri ile sınırlı olmak üzere
teminatları karşılığında TCMB borç verme faiz oranından
borçlanabilecekler, likidite fazlalığı oluşması halinde ise limitsiz olarak
TCMB borçlanma faiz oranından TCMB’ye TL borç verebileceklerdir.
viii) TCMB, mevcut uygulamada olduğu gibi Geç Likidite Penceresi (GLP)
borçlanma ve borç verme faiz oranlarını ilan etmeye devam edecektir.
Bankalar, bu çerçevede TCMB’den teminat karşılığı olmak üzere
limitsiz olarak borçlanabilecek ya da TCMB’ye borç verebileceklerdir.
zorunlu karşılık tutarından indirilmesine de imkân sağlanmıştır.
< 09.12.2015 diğer haberleri için tıklayınız.