Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz, 2026 yılında ekonomik büyümenin politika yapıcılar açısından öncelikli olmaya devam edeceğini öngördü.
Yılmaz, Matriks Haber'e yaptığı değerlendirmede, 2026 yılında GSYH'nin Orta Vadeli Program (OVP) hedefiyle uyumlu şekilde yüzde 3,8 büyüme yönünde gerçekleşeceği tahmininde bulundu.
Enflasyonda ise özellikle yılın belirli aylarında beklentilerin aşılabileceğine dikkat çeken Yılmaz, yıl sonu enflasyonunun yüzde 23-25 aralığında oluşacağı beklentisini paylaştı. Yılmaz, bu görünümün para politikasında temkinli duruşu zorunlu kıldığını vurgularken, politika faizinin yıl sonunda yüzde 28-32 bandında kalabileceğini ifade etti.
Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz, ekonomik büyümenin önceki yıllarda olduğu gibi 2026'da da politika yapıcılar açısından öncelenmeye devam edeceği tahmininde bulundu ve 2026 yılında Orta Vadeli Program (2026-2028) hedefi olan yüzde 3,8 ile uyumlu bir büyüme oranı beklediğini dile getirdi.
Büyümenin inşaat sektörü, bilişim ve finans-sigorta faaliyetleri ekseninde sürdürülmesinin yanında iç talepte canlılığın katkısını da güçlü olasılık olarak değerlendiren Yılmaz, "Tüketim malı ithalatı, hane halkı ve devletin harcamaları büyümeyi destekleyecek diğer kalemler. Sanayi sektöründe yatay seyrin yanında tarım sektöründe iklim olayları ve geç kalınan reformlar nedeniyle küçülmenin derinleşmesi ise büyüme oranlarını aşağıya çekecek ana faktörler olacak." diye konuştu.
Ancak tarım sektöründeki bu olumsuz gidişatın gıda fiyatlarını artırdığını ve enflasyonun belirleyicilerinden olacağını kaydeden Prof. Dr. Yılmaz, talepteki canlanmayı ise Merkez Bankasının enflasyonla mücadele ve çıktı açığı için atacağı adımlarına ters gelişmeler olarak niteledi.
Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz, 2026'da Mayıs ve Haziran aylarında, eğitim enflasyonu nedeniyle de Eylül ayında enflasyonun beklentilerin üstünde geleceğini ve Merkez Bankasının 2026 enflasyon tahmininin tutmasını zorlayacak ana unsurlar olacağını ifade ederek, enflasyon ve para politikası konularında şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu durumda Merkez Bankası'nın yüzde 16 olan yıl sonu enflasyon tahmini iyimser kalacağından, son yıllarda olduğu gibi Kasım ayında yıl sonu enflasyon tahminini yukarı doğru güncellemek durumunda kalacak.
Para politikası duruşundaki kararlılığın yanında enflasyonla mücadelede yaratılan güven ortamı 2026'da da önemini koruyacak. Ancak hane halkının enflasyon beklentisinin hâlâ yüzde 50'nin üzerinde olması enflasyonla mücadelede zorlayıcı faktörlerin başında geliyor. Ayrıca gıda, eğitim ve kira enflasyonu, Merkez Bankasının faiz politikasıyla fiyat artışlarını önleyemediği alanlar olarak kalacak.
2026 yıl sonu enflasyon tahminim yüzde 23-25 aralığında. Enflasyon oranının 2026'nın ilk yarısında ulaşacağı düzey, politika faizinin de düzeyini belirleyecek.
Merkez Bankası 2025 Temmuz toplantısında faiz indirimlerine başladı ve 2026'da da devam ettirmesi bekleniyor. Ancak 2026 yılı, gerek yüksek kredi faiz oranları gerekse bankaların kredi iştahının olmaması nedeniyle finansman sorunlarıyla başlıyor.
Merkez Bankasının faiz indirimlerine devam etmesinin yanında ilk aylarda makro ihtiyati önlemlerinde değişiklik yapmasa da yılın ilk yarısı bitmeden özellikle kredi büyüme sınırını gevşetici adımlar atması olasılık dahilinde.
Dolayısıyla 2026'da da politika faizi TÜİK'in açıkladığı enflasyonun üstünde kalmaya devam edecek, aksi durumda tasarruf sahiplerinin Türk lirasından uzaklaşmasının ortaya çıkaracağı istikrarsızlık daha fazla, o nedenle Merkez Bankası enflasyon üzerinde bir faiz ile devam edecek.
Bu çerçevede enflasyon yüzde 23-25 arasında gerçekleşecekse, politika faizinin de yılı yüzde 28-32 aralığında kapatmasını bekliyorum."
Yılmaz, Türkiye'nin büyümesine katkı sağlayacak doğrudan yabancı sermaye yatırımlarına ihtiyacı olduğunu, ancak bu yatırımların belirleyicilerinin, yani ülkemizde yatırım kararı aşamasında dikkate alınan birçok göstergenin düzelmiş durumda bulunmadığını vurguladı. "Makroekonomik ortam, politik- kurumsal ortam, yatırım yeri avantajı gibi ekonomik, sosyal, ticari ve benzeri bazı göstergelerin yabancı yatırımcılar için ne ifade ettiği ve onların kararlarını ne yönde etkilediği önem taşıyor." diyerek görüşlerini aktaran Yılmaz, özellikle makroekonomik ortam açısından hem ekonomik istikrar hem de öngörülebilirlik yönündeki zafiyetlerin devam ettiğini söyledi.
2026'yı bir sonraki seçim tarihinin yavaş yavaş netleşeceği yıl olarak niteleyen Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz, "Ancak seçim ekonomisinin kendini göstereceği yıl 2026 değil, 2027 yılı. Siyasi gelişmelerin risk algısını artırması enflasyon, tüketim ve yatırım eğilimleri, finansal risk göstergeleri üzerinde olumsuz etkiler yaratabilecek başlıca faktörlerden biri olarak karşımızda duruyor." yorumunda bulundu.