Yurt içi piyasalar için haftanın en önemli gelişmesi Salı günü TCMB'nin Ocak ayına ilişkin PPK kararlarını açıklaması olacak. Hatırlatmak gerekirse; TCMB Başkanı Erdem Başçı geçtiğimiz yılın Ağustos ayında yapmış olduğu konuşmada FED'in parasal normalleşme adı altında faiz artırımına başlaması durumunda TCMB'nin de harekete geçeceğini ve parasal sadeleştirme politikası çerçevesinde faiz koridorunu politika faizine simetrik olacak şekilde daraltacağını söylemişti. Geçtiğimiz Aralık ayında FED yaklaşık 10 yıl sonra ilk faiz artırımını gerçekleştirerek bankalar arası işlemler için federal fon oranını 25 baz puan yükseltti. Böylelikle politika faiz aralığını 0 - 0.25 seviyesinden 0.25 - 0.50 seviyesine çekti. FED'in bu hamlesinin ardından tüm gözler TCMB'nin 22 Aralık tarihli PPK toplantısına çevrildi. Piyasalarda genel beklenti faiz koridorunun alt bandı olarak bilinen TCMB gecelik borçlanma faiz oranı ( 7.25 ) ve bir hafta vadeli repo ihale faiz oranında ( 7.50 ) hafif ölçekli artırımların gelebileceği yönündeydi. Fakat TCMB faiz oranlarında herhangi bir değişikliğe gitme gereği duymamasının yanında sadeleştirme politikası için 19 Ocak tarihli PPK toplantısını işaret etti. Bu noktada en dikkat çekici konu TCMB'nin sadeleştirme politikalarına başlayabilmesi için belirlediği şartlardı. Ekonomistler ile gerçekleştirilen toplantıda TCMB, parasal sadeleştirmenin başlayabilmesi için küresel çapta para politikasının normalleşme sürecinde görülen düşük volatilitenin mevcut hali ile kalmasını ana şart olarak belirledi. Volatiliteyi değerlendirirken de VİX ve MOVE endekslerini takip ettiğini belirtti. Bir diğer önemli nokta ise TCMB'nin politika faizi etrafında daha simetrik bir faiz koridoru gereği koridor faizinin üst bandını da aşağı yönde çekebileceği beklentisini oluşturmasıydı. Peki, Ocak PPK toplantısında nasıl bir sonuç bizi bekliyor. TCMB hangi yönde adım atacak? Ya da herhangi bir politik adım görecek miyiz? Kısa bir hatırlatma yaptıktan sonra Ocak PPK'da hangi yönde bbir sonucun çıkacağını irdeleyelim.
Öncelikle bu toplantıda TCMB'den herhangi bir aksiyon beklememekteyiz. Bunun en önemli nedeni ise 2016 yılına başlarken küresel ölçekte volatilitenin artmış olması. Tabii bu volatiliteyi artıran en önemli unsur Çin…
Çin kaynaklı endişeleri ise basitçe şu şekilde sıralayabiliriz:
" Son açıklanan PMI verilerinin beklentilerin altında kalması - özellikle imalat PMI verisi beklentilerden daha hızlı bir şekilde daralma gösteriyor-,
" Çin hükümetinin geçtiğimiz yıl uygulamaya koyduğu 6 ay süre ile büyük ölçekli hisse satış yasağı süresinin bu ay dolması ( Yasağın süresi uzatıldı )
" Devre kesici sistemi ile tedirginliğin gereğinden fazla artması sonrası Çin borsasında sert satışların gözlenmesi
Bu gelişmeler ile küresel endekslerde sert değer kayıpları ve GOÜ para birimlerinde ise satış baskısı hızlanmıştı.
Volatiliteyi artıran bir diğer unsur ise petrol fiyatlarının önlenemez düşüşüydü. Brent petrolün son 12 yılın en düşük seviyelerine satıldığını göördük. Gelişmekte olan ülkelerin büyük çoğunluğu enerji ihraç eden ülkelerden oluşuyor. Dolayısıyla petrol fiyatlarında sert düşüşün devam etmesi bu ülkelerde bütçe ve ödemeler dengesi sıkıntılarının baş gösterme ihtimalini kuvvetlendiriyor. Sonuçta küresel bir dünyada yaşıyoruz ve petrol ihraç eden ülkeler nezdinde sıkıntı çıkması bulaşıcılık etkisini tetikleyebilir. Bu yüzden her ne kadar fiyatlardaki düşüş Türkiye'yi enflasyon ve cari açık noktasında pozitif etkilese de GOÜ sepeti içerisinde olmamız negatif havadan etkilenmemize neden olacaktır. Geçtiğimiz hafta Norveç'in enerji sektörünün içinde bulunduğu ortamı kriz olarak nitelendirmesi, Suudi Arabistan'ın benzin fiyatlarına %50 zam yapmasının ardından Katar'ın da %35 zamma gitmesi oldukça dikkat çeken gelişmelerdi
Tüm bu gelişmeler dahilinde TCMB'nin de takip ettiği VİX endeksinde yükseliş dikkat çekiyor. 22 Aralık tarihli PPK toplantısı olduğu gün VİX endeksi 16.60 seviyesinde bulunuyordu. Şimdi ise bu endeks 27.00 seviyesine yüükselerek 22 Aralık tarihine göre %60'dan faiz yükseliş yaşanmış durumda. ( En yüksek 30 seviyelerini gördü ) Yani VİX endeksine bakarak TCMB'nin elinin çok güçlü olmadığını söyleyebiliriz.
Bir diğer önemli nokta ise enflasyon… Aralık ayında enflasyon %8.81 ile beklentilerin üzerinde açıklandı. Buna paralel olarak çekirdek enflasyon ise %9.50 seviyesine yükseldi. Yani yurt içi enflasyon TCMB'nin koridorun üst bandını indirmesi için yeterli alan bırakmıyor. TCMB'nin yılsonu beklenti anketine göre enflasyon %8.19 seviyesinde. Hükümetin hazırladığı OVP'de ise 2016 yılına ilişkin %7.5 hedefi bulunuyor. Piyasanın enflasyon beklentileri konusunda kötümser kalmaya devam ettiğini görmekteyiz. TL'nin zayıf seyri ve siyasi belirsizliğin ortadan kalması sonucu yıl genelinde artması beklenen iç talep bu beklentiyi destekliyor.
FED'in Aralık ayında faiz artırması sonrası ilk faiz artırımının zamanına yönelik belirsizliğin ortadan kalması ile piyasalarda rahatlama yaşanmıştı. Bu sayede TL'nin ABD ddolarına karşı bir miktar güçlenerek 3.00 seviyelerinden 2.90 seviyelerine kadar gerilediğini izlemiştik. Fakat az önce de belirttiğimiz nedenler dahilinde GOÜ para birimleri üzerinde değer kayıpları sertleşti. Dolayısıyla TL de olumsuz yönde etkilendi. Yılbaşından bu yana TL'de %4 değer kaybı görülüyor. FED-Çin ve jeopolitik riskler dahilinde TL'de zayıf seyrin sürmesi bekleniyor. Bu şartlar dahilinde TCMB'nin Ocak ayını pas geçme ihtimali artıyor. Tabii kur ve enflasyon tarafında görülen olumsuz seyrin etkisi ile TCMB'nin faizlerde artırıma gitmesi gerekiyor. Fakat sadeleştirme politikasını üst bandında aşağı yönde indirileceği şekilde düşünürsek bu ihtimalin mevcut şartlar dahilinde bir hayli güç olduğunu görüyoruz.
TCMB Başkanı Erdem Başçı'nın görev süresi Nisan ayında son buluyor. Hükümetin de faiz artırımı konusunda ki düşünceleri piyasalar tarafında biliniyor. Dolayısıyla Nisan ayına kadar gerçekleşecek PPK toplantılarında keskin sayılabilecek politik adımlar gelme ihtimali bir hayli düşük. 19 Ocak tarihli PPK toplantısını da bu şekilde değerlendiriyoruz. Küresel ölçekte artan volatilite de Ocak ayının pas geçilmesi için ana unsur konumunda bulunduğunu bir kere daha dile getirelim.
Tüm bu şartlar dahilinde koridorun üst bandını aşağı yönde çekerek koridoru daraltma politikasının piyasalarda oluşan genel beklentilerin aksi yönde alınan karar olacağından dolayı TL tarafında negatif fiyatlama olasılığı bir hayli yükselecektir. Bu gerçeğin de göz ardı edilmemesi gerekiyor.
Meksa Yatırım Menkul Değerler A.Ş.
meksa.com.tr
***Raporun Tamamı Ekteki Dosyada Bulunmaktadır***
***
Yasal Uyarı
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yerr alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
< 18.01.2016 diğer haberleri için tıklayınız.