Matriksdata Logo

Matriksdata Banner

Özel Haber-Rota Portföy Başekonomisti Bayraktar: 2026'ya girerken piyasa fiyatlamaları açısından enflasyon görünümü ve bu görünümün beklentiler üzerindeki etkisi belirleyici olacak



Rota Portföy Başekonomisti Özlem Bayraktar Gökşen, 2026'ya girerken piyasa fiyatlamaları açısından enflasyon görünümü ve bu görünümün beklentiler üzerindeki etkisinin belirleyici olacağına dikkati çekti.

Özlem Bayraktar Gökşen Matriks Haber için gelecek yıla yönelik para politikası, enflasyon ve piyasa beklentilerini paylaştı. "2026'ya Girerken: Enflasyonun Tonu ve İlk Çeyreğin Piyasa Hikâyesi" başlıklı değerlendirmesinde, Aralık ayı enflasyonunun mevcut dezenflasyon anlatısını teyit etmesinin beklendiğini, asıl kritik eşiğin ise ocak ayı verileri olduğunu belirten Bayraktar, enflasyonun beklentilere paralel veya daha iyi seyretmesi halinde faiz indirimlerine yönelik manevra alanının genişleyebileceğini kaydetti ve bu sürecin tahvil piyasası ve TL varlıklar üzerindeki fiyatlamalar açısından yakından izleneceğini söyledi.

Bayraktar, yılı tamamlarken, piyasalar açısından asıl kritik olanın 2026'nın nasıl başladığı olduğunu söylemenin yanlış olmayacağını, özellikle enflasyon görünümü ve bu görünümün beklentiler üzerinden fiyatlamalara nasıl yansıyacağı konularının yılın ilk çeyreğinin ana belirleyicisi konumunda bulunduğuna işaret etti.

Aralık ayı enflasyon verisinin ocak ayında görülecek olsa da piyasanın bu veriye ilişkin beklentisini büyük ölçüde önceden satın aldığının görüldüğünü vurgulayan Özlem Bayraktar Gökşen, şunları söyledi:

"Mevsimsel etkilerin de katkısıyla aralık ayında görece düşük bir enflasyon gerçekleşmesi bekleniyor. Bizim tahminimiz aylık bazda yaklaşık %0,9 civarında. Bu veri sürpriz yaratmaktan ziyade, mevcut dezenflasyon anlatısını teyit eden bir çerçeve sunacaktır.

Ancak asıl kritik eşik Ocak ayı enflasyonu olacak. Yıla nasıl başlandığı hem yıllık enflasyonun seyrini hem de para politikasına ilişkin algıyı belirleyecek. Mevcut, henüz piyasa konsensüsüne tam olarak yansımamış tahminlerimiz, ocak ayında aylık enflasyonun %4'ün biraz üzerinde olabileceğine işaret ediyor. Bu senaryo, 2025 Ocak ayında gerçekleşen %5'lik yüksek baz dikkate alındığında, yıllık enflasyonda yaklaşık 1 puanlık bir düşüş anlamına geliyor.

Bununla birlikte, piyasa beklentilerinin daha iyimser bir noktada konumlandığını görüyoruz. Son yayımlanan Merkez Bankası Piyasa Katılımcıları Anketi, ocak ayı için %3,4 civarında bir aylık enflasyon beklentisine işaret ediyor. Ocak ayında %3-3,5 bandında bir gerçekleşme, yıllık enflasyonu %29'un altına çekebileceği gibi, piyasa algısı açısından da oldukça güçlü bir pozitif sinyal üretebilir. Bu nedenle, yılın ilk ayına ilişkin veri seti kısa vadede piyasa fiyatlamaları açısından belirleyici olacak.

Ancak bu noktada riskleri de göz ardı etmemek gerekiyor. Yıla, piyasanın beklediğinden daha yüksek bir enflasyonla başlama ihtimali halen masada. Asgari ücret artışının açıklanmasının ardından bizim enflasyon tahminlerimizde bir değişiklik olmadı. Bununla birlikte, söz konusu düzenlemenin piyasa beklentilerine nasıl yansıyacağı ve fiyatlama davranışlarını ne ölçüde etkileyeceği henüz netlik kazanmış değil. Bu belirsizlik, özellikle yılın ilk aylarına ilişkin risk dengesinin canlı kalmasına neden oluyor."

Başekonomist Bayraktar Gökşen, diğer taraftan olumlu beklentilerin özellikle tahvil piyasasında kısmen satın alındığı söylemenin mümkün olduğuna değindi ve Kasım ayı başından Aralık ortasına kadar olan dönemde, kesin alım tarafında yabancı yatırımcı ilgisinin belirgin şekilde arttığının görüldüğünü kaydetti. Söz konusu dönemde yabancı girişlerinin yaklaşık 2 milyar dolar seviyesine yaklaşmasını, enflasyon görünümüne dair iyimserliğin ve faiz indirim döngüsüne olan inancın fiyatlara yansıdığını düşündüren faktörler olarak niteleyen Bayraktar Gökşen, TCMB para politikası, faiz indirimleri, enflasyon ve TL enstrümanlara ilişkin beklentilerini şu şekilde ifade etti:

"Faiz indirimlerinin devam edeceği yönündeki beklentimize rağmen, TL enstrümanlarına ilişkin olumlu görüşümüzü koruyoruz. Özellikle kısa vadeli TL faizlerin, dezenflasyon süreciyle birlikte reel getiri sunmaya devam edeceğini düşünüyoruz. Enflasyon verilerinin beklentilerden daha iyi gelmesi halinde, para politikasına ilişkin manevra alanının daha da genişlemesi olası.

Bu çerçevede, ocak ayındaki Para Politikası Kurulu toplantısında 150 baz puanlık bir faiz indirimi ihtimali güçlenebilir. Son dönemde verilen iletişim, faiz indirim sürecinin devam edeceğine işaret ediyor. Önceki toplantıda 100 baz puanlık indirimin ardından, indirim aralığının 150 baz puana kadar genişletilmesi, bu iletişimin önemli bir göstergesi.

Bununla birlikte, önümüzdeki dönemde piyasa algısını şekillendirecek bir diğer kritik başlık 12 Şubat'ta yayımlanacak olan çeyrek dönemli "Enflasyon Raporu" olacak. Yıl sonu için daha önce ortaya konulan %16'lık ara hedefin bu raporda nasıl savunulacağı, para politikasının kredibilitesi açısından yakından izlenecek. Bu hedefin mevcut görünüm altında korunmasının zorlaşması, faiz indirimlerinin hangi çerçeveyle rasyonelleştirileceği ve bu sürecin piyasaya nasıl anlatılacağı sorularını da beraberinde getiriyor. Merkez Bankası'nın bu noktada piyasayı ne ölçüde ikna edebileceği, fiyatlamalar üzerinde belirleyici olacaktır.

Enflasyon görünümünün beklentilere paralel veya daha iyi seyretmesi durumunda, tahvil verim eğrisinde aşağı yönlü hareketlerin devam etmesi olası. Nitekim Kasım ayı ortasından bu yana tahvil faizlerinde belirgin bir geri çekilme gözleniyor. Ancak bu eğilimin sürekliliği, büyük ölçüde enflasyon verilerinin seyri ve para politikası iletişiminin gücüne bağlı olacak."

Rota Portföy Başekonomisti Özlem Bayraktar Gökşen, faiz indirimlerine daha fazla ikna olan bir piyasa ortamında, 2025 yılı boyunca zayıf bir performans sergileyen hisse senedi piyasasının da yeniden gündeme gelmesinin mümkün olduğuna işaret etti ve özellikle ikinci çeyrekle birlikte, risk iştahındaki artışın ve makro görünümdeki iyileşmenin hisse senetleri tarafında daha belirgin bir hareketliliğe zemin hazırlayabileceği değerlendirmesinde bulundu.

Özetle, 2026'ya görece daha olumlu bir çerçeveyle giriliyor olsa da piyasa risklerinin halen masada olduğunun unutulmaması gerektiğinin altını çizen Bayraktar Gökşen, "Enflasyon verileri, para politikası iletişimi ve beklenti yönetimi, yılın ilk çeyreğinde fiyatlamaların ana eksenini oluşturmaya devam edecek." diyerek sözlerini tamamladı.

                                                      ***
                               Yasal Uyarı
 
 Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.

Kişisel Verilerin Korunması